Muharrem İnce için, adaylığı
açıklandıktan sonra yaptığı konuşmayı dinleyince “Umudun Simgesi”
oldu demiştim...
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olduğu günden beri,
yaptıklarını, söylediklerini çok yakından izliyorum...
Medyada ve Sosyal Medyada hakkında yazılan
yazılara, yapılan yorumlara bakıyorum...
Adaylığı açıklandıktan sonra geçen bir
ay gibi çok kısa bir zaman içinde Türkiye’deki siyasetin seyrini
değiştirdiğini, 19 gün sonra yapılacak olan seçimlere damgasını
vurduğunu söyleyebilirim:
1) “Erdoğan’ın ve AKP’nin alternatifi yok
ki, mecburen onlara oy veriliyor” önyargısını yıkmış, CHP’yi
ve Millet İttifakı’nı geçerli ve işlevsel bir seçenek haline
getirmiştir.
2) Seçmende “Artık değişmez” gibi
yanlış bir izlenime dayandırılan baskı rejiminin
değiştirilebileceğine ilişkin bir umut yaratmıştır.
***
Muharrem İnce bu “Değişme Umudunu”,
toplumun bütün tarihsel, toplumsal, siyasal, psikolojik “Demokrasi
Birikimini” harekete geçirerek sağlamıştır:
Örneğin, Sosyal Medyada, yarattığı umudun,
Ecevit’in “Karaoğlan” dönemine benzediği
söyleniyor...
Yine Sosyal Medyada, “Gezi Direnişi”
anımsatmaları ve o dönemdeki atmosferi yansıttığına ilişkin
yorumlar görülüyor.
16 Nisan’daki gayri meşru Halkoylaması’nda
gösterilemeyen tepkiyi dile getirdiğini söyleyenler de
var.
İnce’nin bu kadar kısa zamanda böyle
birdenbire yıldızlaşmasının altında, Erdoğan/AKP iktidarının haksız
ve hukuksuz baskısı ve baskının temelsizliği de
yatıyor...
Bu baskının haksızlığı ve hukuksuzluğu
bir yana, insanları en çok kızdıran tarafı, temelsiz
oluşu:
İktidar bu baskıyı, hiçbir haklı gerekçeye
dayandıramadan, sadece kendi yanlışları üzerine (FETÖ’yü darbe
yapacak güce eriştirmek, terörle mücadelede, Suriye’de hatalı
yollar izlemek gibi) gerekçelendirerek, üstelik de “Atı alan
Üsküdar’ı geçti” gibi oportünist söylemlerle
kurmuştur.
Bu baskı yönetiminin arkasında hiçbir
ciddi birikim, yetenek, bilgi ve beceri
yoktur...
Tam tersine, sürekli yanlışlarla,
başarısızlıklarla, moda deyimle “aldatılmışlıklarla” dolu bir
geçmiş...
Sadece siyaseten kutuplaştırmak ve
düşmanlaştırmak stratejisi, bu strateji üzerine inşa edilen baskı,
saldırı, azar, hakaret ve suçlamalar...
Ve bunların getirdiği, içi boş, kof bir
“Korku İmparatorluğu” vardır!
***
İşte Muharrem İnce esprili, zeki,
halka dönük, bütün kesimleri kapsayan bir üslup ve
Demokratik/Bilimsel bir içerikle sahalara
çıkmış...
Bu “Korku İmparatorluğunun” içi boş,
kof bir kabuktan ibaret olduğunu göstermiş...
Böylece, siyasetten medyaya, sivil ve
asker bürokrasiden yargıya kadar her yere sinmiş olan bu kof
otorite gülünçleşmiş, çelişkileri sırıtmaya
başlamıştır!
***