CHP’nin “Ortak aklı”, Kılıçdaroğlu’nun
gerçek demokrat kimliği ile bütünleşince,
24 Haziran/8Temmuz için harika bir
Cumhurbaşkanı adayı çıkardı:
İktidarın yıllarca kullandığı türban mağduriyeti kozunu “Yahu benim
kız kardeşim 40 yıldır başörtülü. İnsan kız kardeşinin başörtüsüne
el uzatır mı?” diyerek, AKP’nin elinden alması...
Erdoğan’ın toplumu kin ve nefret bazında
ayrıştırarak kendi taraftarlarını konsolide etmek çabasını, “Devri
sabık yaratmayacağız”, “Ben bağımsız tarafsız adil bir yargı düzeni
kurarım. O da sonra beni de yargılayabilir, Erdoğan’ı da” diyerek
boşa çıkarması...
Sadece Demokrasiyi değil, tüm toplumdaki tüm hak ve adalet
duygularını çürüten yargıdaki yozlaşmayı “Ben Cumhurbaşkanı
olduğumda, bir toplantıya gittiğimde ayağa kalkmayan yargıçlar
istiyorum. Çay toplayan, düğme ilikleyen yargı istemiyorum” diyerek
dile getirmesi...
Cumhuriyetçiliği, Demokratlığı ve Atatürkçülüğü...
Öğretmen olarak, eğitim sorununa eğilişi ve gençlere ilişkin
vaatleri...
Kürt sorunu ve ekonomik sorunlar karşısında önerdiği çözümlere
ilişkin yol haritaları...
“Gariban” bir halk çocuğu olması...
Zekâsı ve hazırcevaplığı...
Barışçı ama enerjik bir biçimde Parlamenter Demokratik Sisteme
sahip çıkışı...
Türkiye’nin yüz yıla yaklaşan, Osmanlı ile
birlikte iki yüz yılı aşan Demokrasi arayışında,
yeniden umutları çiçeklendirdi.