Hani üzerine hiç toz kondurulmayan ama sürekli olarak çarpıtılan bir kavramvar:
“Milletin egemenliği.”
İşte o kavram çarpıtıla çarpıtıla artık, demokrasiyi yok eden “çoğunluk baskısı” bağlamından bile koparıldı...
“Bireysel nefretin egemenliği” eksenine yerleştirildi!
***
Esas olarak tek bir kişinin nefreti bu...
Ama öyle bir nefret ki:
Anayasayı ayaklar altına alıyor...
Adalet mekanizmasını hukuka değil, kişisel nefretine bağlıyor...
Kolluk kuvvetlerini kamunun değil, kendi iktidarının güvenliği için kullanıyor...
Medyayı haber ve bilgiden koparıyor, kendine bendediyor:
Onun gibi düşünmeyen, onun inandıklarına inanmayan herkes hain...
Onun iktidarına kayıtsız koşulsuz destek vermeyen herkes darbeci...
Ve Türkiye bu ortamda seçime gidiyor!
***
“Diyarbakır’da sözde bir müftü, Eskişehir’de eşcinsel aday biz göstermiyoruz. Böyle bir derdimiz de yok.”
***
“Ya, bunlar Ateist, bunlar Zerdüşt. Bunlar değil mi ‘Taksim Kâbe’mizdir’ diyenler?”