Yanıtı karmaşık bir soru:
Yurtdışındayken hakkında gözaltı veya
tutuklama kararı verilen
insanlarınbazıları, niçin hapse
girmeye geliyor?
Ya da hapse atılacağını bilen bazı
kişiler, niçin olanakları olduğu halde,
yurtdışına gitmiyor, kaçmıyor, kuzu
kuzu bekliyor?
***
Hemen belirtmeliyim ki, bu yazı,
iktidar medyasının
mide bulandırıcı “Hain”kampanyalarına katılmak
ya da bu kampanyalara karşı
çıkmak için yazılmamıştır...
Bu
yazı, yurtdışından gelerek hapse girenleri, siyasal ve hukuksal
açıdan karalamak ya da aklamak için de değil, sadece, yaşadığımız
günlere tanıklık etmek ve olup bitenleri sosyolojik ve psikolojik
açıdan irdelemek için yazılmıştır.
***
Bu yazıya hazırlık olarak, salı
günü hapse girmek için yurtdışından
dönenlerle ilgili dört parça habere yer
vermiştim:
Bu haberlerin ilk ikisi “Birinci Silivri
Trajedisi” döneminde hapse girmek için gelen subaylara
ilişkindi...
Son ikisi “İkinci Silivri Trajedisi” döneminde hapse
girmek için yurda dönen sivillerin gerekçelerini kendi ağızlarından
aktarıyordu.
İlk bakışta Birinci ve İkinci Silivri Trajedilerinin muhatapları
arasında sanki bir “asker-sivil” farkı, hatta siyasal ve
ideolojik duruş farkı da var gibi geliyor insana; ama bu aldatıcı
bir izlenim...
Biraz derinliğine baktığınızda her iki Silivri Trajedisinde
yaşananların, muhataplar, duruşlar, ideolojiler değişik de olsa,
aynı gerekçelerden kaynaklandığını görüyorsunuz!
***
Hapse girmeye gelenlerin gerekçeleri bir yazıya sığmayacak kadar
çok; o nedenle bugün en önemli gördüğümle başlıyorum:
Anlaşılan, hapse girmek için
gelenlerin birinci gerekçesi, suçsuz
olduklarına, cezalandırılmalarına yol
açacak herhangi bir eylem ya
da söylemde
bulunmadıklarına olan derin
inançları:
Geliyorlar, çünkü hapse atılsalar da masum olduklarına
inanıyorlar!
Bu masumiyet inancı sadece ahlaki ve vicdani alanlarla da sınırlı
görünmüyor:
Mevcut hukuk sistemi içinde de, ceza yasalarına göre suç olan bir
eylemde bulunmadıklarını düşünüyorlar.
Sanıyorum, bu husus çok önemli:
Çünkü sadece
kendilerini suçlayanların ahlak ve
vicdanlarına değil,
doğrudannesnel hukuk kurallarına,
yasalara güveniyorlar!
Böylece eninde sonunda beraat
edeceklerini, özgürlüklerine kavuşacaklarını
düşünüyorlar.