Bana “Tutuklanmaktan korkmuyor musun?” diyorlar!
Korkmaz olur muyum, elbette korkuyorum; hem de çok korkuyorum...
İnsanım ben...
Üstelik yaşam biçimi olarak mücadeleyi, kahramanlığı, savaşı seçmiş bir insan da değilim!
Kendi halinde, bilim insanlığını, araştırmacılığı, öğrenmeyi, öğretmeyi, yazarlığı seçmiş...
Barışı, demokrasiyi, çevreciliği, insan ve hayvan haklarını savunan, hır-gürden, itiş-kakıştan hoşlanmayan bir insanım...
Nasıl korkmam!
***
31 Ekim 2016’da Cumhuriyet yönetici ve yazarlarının gözaltına alınmasıyla yine karşı karşıya kaldığım tehlikeler bağlamında geriye baktığımda şaşkınlıkla şunu gördüm:
Bütün ömrüm, özgürlüğümün ve hayatımın tehdit altında olmasıyla geçmiş...
Sürekli olarak özgürlüğümü veya hayatımı kaybetme korkusuyla yaşamışım!
Şimdi anlıyorum ki sürekli tehdit altındaki bu yaşam bana, korkuya rağmen insanları sevmeyi, korkuya rağmen üretmeyi, korkuya rağmen güvenilir olmayı, korkuyla birlikte araştırma ve eğitim yapmayı, duyguların en insanisi olan korkuyu da sevgiyle birlikte içselleştirmeyi ve korkudan korkmadan kitap ve köşe yazısı yazmayı öğretmiş...
Gerçekleri ve doğruları, korkuyla birlikte, korkuya rağmen, korkudan korkmadan ifade etmeye alışmışım.
***
Evet korkuyorum:
(Aslında, -laf aramızda- ölümden pek korkmam.)
Sırasız ve zamansız ölümden (çocuklarımın, torunlarımın ölümünden) ve ölümden de beter olan özgürlüğümü kaybetmekten çok korkarım...
Fakat alışmışım korkuya; kanıksamışım korkuyu:
Korku, gerçekleri ve doğru bildiklerimi savunmaktan alıkoyamıyor beni!
***
İnsanın korkuyla yaşamayı öğrenmesi kolay olmuyor elbette...
Uzun yıllar, uzun deneyimler gerekiyor.
Bugün bana korkuyla yaşamayı öğretenlerden birinden, bir dostumdan, bir şairden, Özdemir İnce’den söz etmek istiyorum size.
Özdemir İnce büyük bir şair, büyük bir yazardır...
Üstelik bütün yaşamı boyunca demokratlığından zerre kadar ödün vermemiştir.
Ayrıca en sıkıntılı zamanlarımda yanımda olmuş, kişiliğiyle, sağlam duruşuyla, şair ruhuyla destek olmuştur.
Özdemir İnce, 21 Ocak 2001 günkü Hürriyet’in Pazar ekinde, “BayrağımıSeviyorum” başlıklı bir yazı yazmıştı: