Bugün Türkiye
Cumhuriyeti’nin temel taşlarını oluşturan 3
DevrimYasası’nın kabul
edilişinin 93.
yıldönümüdür.
Bu vesile ile kişisel gelişimin ve
toplumsal ilerlemenin önündeki en
önemli engel olan “Öğrenilmiş çaresizlik”
üzerinde durmak istiyorum.
***
“Öğrenilmiş çaresizlik” Seligman
ve Maier adlı bilimciler tarafından
yapılan deneyler sonunda keşfedilmiş bir
davranış biçimidir:
İnsanın, deneyimlerinden öğrendiği, ne yaparsa yapsın, başarıya
ulaşamayacağına ilişkin bir inanca dayalıdır:
Herhangi bir konuda girdiği sınavlarda başarısız olan bir
öğrencinin, o konuda sınava girmekten artık vazgeçmesi gibi...
Ya da bir diktatörün zulmü altında ezilenlerin, iktidarın gücü
karşısında, bunu kader kabul edip Demokrasi için mücadele etmekten
vazgeçmesi gibi.
***
Aslında biraz daha karmaşık
olan deneyi basitleştirilmiş olarak şöyle
anlatabiliriz:
Birinci aşamada köpekler üç ayrı gruba ayrılmıştır.
1) Kafeslerine elektrik şoku verilen ve bir kola basarak bunu
durdurabilenler.
2) Elektrik şoku verilen fakat bunu durdurma olanakları
olmayanlar.
3) Elektrik şoku verilmeyenler.
Deneyin ikinci aşamasında, bütün köpeklere şok verilecek ve
köpekler bu şoktan, alçak bir bölmeden yan tarafa atlayarak
kurtulabileceklerdir.
Deneyin ilk aşamasında herhangi bir şoka maruz kalmamış veya “şoku
durdurabilmiş” olan köpekler ikinci aşamada, yanlarındaki bölmeden
atlayarak şoktan kurtulmayı öğrenirler.
Fakat, ilk aşamada “şoktan kaçılamayan kafeste” yer alan yani
şoktan kaçılamayacağını öğrenen köpekler, şoka maruz kaldıklarında
büyük bir stresle koşuşturmaya başlamış, sonra da zemine uzanarak
şoka çaresizce boyun eğmişlerdir.