İnsanın önceki yaşamlarından
ve deneyimlerinden kaynaklanan
başarısızlık duygusunun, buna
dayalı olarak “Ne yaparsam yapayım,
koşulları değiştiremem” inancının,
bireylerin ve toplumların gelişmelerini
engelleyen en önemli ögelerden biri
olduğunu cuma günkü yazımda
belirtmiştim.
Diktatörler,
halklarına “çaresizliği”, “Ne yaparsanız yapın, benden
kurtulamazsınız, ben iktidardayım” inancını, sürekli
olarak uyguladıkları zulümle “öğretirler”.
Üstelik bir süre sonra, insanları öylesine terbiye ederler yani
koşullandırırlar ki, zulümle topluma kabul ettirdikleri davranış
biçimi, o zulme gerek kalmadan, yönettikleri
toplumun “Geleneği”, “Göreneği”, “Ahlakı”,
“İnancı” olur:
Sadece tek bir aileden geldiği, babasının oğlu olduğu için kral,
imparator, şah, padişah yapılan, bazen geri zekâlı bile olan
birine, tüm bir toplumun itaat etmesinin başka bir açıklaması var
mıdır?
***
Bireyi köleleştiren diktatöryal
zulmün, toplumun “Gelenek”,
“Görenek”,“Ahlak” ve “İnanç” ilkelerini
nasıl oluşturduğunu maymunlarla
yapılanbir deney çok iyi
açıklar:
1. Bir kafese 5 maymun ve tepesinde muzlar bulunan bir merdiven
yerleştirilir.
2. Bir maymun merdivenin tepesindeki muzlara ulaşmaya çalışınca,
öteki maymunlar soğuk suyla sırılsıklam ıslatılarak
cezalandırılır.
3. Bir süre sonra, bir maymun merdivene tırmanmaya yeltendiğinde
diğerleri artık ıslatılmaya gerek olmadan, cezalandırılacaklarını
bildikleri için, o maymunu engellemeye, dövmeye başlar.