Sevgili okurlarım, bugün siyaseten pek de önemli olmayan bir konuyu, başbakan değişikliğini yazacağım...
Başbakan değişikliği neden çok önemli değil, çünkü, Türkiye’yi yöneten bireysel otorite aynı:
Başbakan değişti diye Türkiye’de pek fazla bir şey değişmeyecek...
Sadece en tepedekinin otoritesi biraz daha sert, biraz daha hızlı ve biraz daha etkin hissedilecek...
Ve bu sertleşme, hızlanma ve etkinlik, toplumu biraz daha bunaltacak ve gidişlerini biraz daha hızlandıracak...
Hepsi bu!
Yine de sıcak gündeme, siyasal magazin niteliğiyle de olsa, biraz katkım olsun diye bu yazıyı yazmaya karar verdim.
***
Eskisi, dışardandı...
Yenisi, içerden.
Eskisinin, tabanı yoktu...
Yenisinin, tabanı var.
Eskisi, akademisyendi, okulluydu...
Yenisi, uygulamadan geliyor, alaylı.
Eskisi, yavaştı...
Yenisi, hızlı treni devirecek kadar hızlı.
Eskisi, dış politika uzmanıydı...
Yenisi, ulaşım, haberleşme, finans ve işletme uzmanı.
Eskisi, sonradan katılmıştı...
Yenisi, baştan beri birlikteydi.
Eskisi, zaman zaman şeffaflık yasaları falan çıkarmaya çalışıyor, dürüstlük filan diyordu...
Yenisi, tüm Türkiye’yi dinleyen sistemi oluşturuyor ve “Yanlış, yasal olmayan bir işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın. Dinlenmek istemiyorsanız konuşmayın” diyordu.
Eskisi, kendi takımını kuruyordu...
Yenisi, zaten mevcut takımın içinde ve hatta başındaydı.
Eskisi, zaman zaman farklı ses verip, tepkilerin yumuşatılmasında işe yarıyordu...
Yenisi, tamamen “sahibinin sesi” olacak, tepkileri yumuşatma olanağı olmayacak.
Eskisi hakkında fazla dedikodu yoktu...
Yenisi hakkında çok dedikodu var.