Parti Devleti’nde seçim,
sadece ortada bir sandık durduğu
için normal seçime benzer...
Onun
dışında, pek çok bakımdan farklıdır:
1) Adayların bazıları, (hem de “Parti Devleti Hukukuna” göre bile
yargılanıp mahkûm edilmeden) hapiste olabilir.
2) İktidardaki parti ve aday, hiçbir seçim yasağına uymaz.
3) Parti Başkanı, devletin bütün olanaklarını, uçaklarını,
otomobillerini, otobüslerini, radyolarını, televizyonunu, hiçbir
sınırlama ve kısıtlama olmadan kullanabilir.
4) Parti Başkanı, kendisinin ve partisinin propagandasını, Devlet
Başkanı sıfatıyla katılması gereken bütün etkinliklerde fütursuzca
yapar.
5) Başkanın “Benim bakanım, benim valim” dediği bakanlar,
müsteşarlar, valiler ve elbette kaymakamlar, emniyet müdürleri,
jandarma komutanları, seçmene, parti adına hizmet ve baskı
yaparlar.
6) Sivil ve asker bürokratlar, iktidardaki partinin propagandasını
yapar, örneğin, generaller, üniformalarıyla Parti Devleti
Başkanı’nın kampanyasına açık destek verirler; muhalefete
yaklaşanlar ise derhal cezalandırılır.
7) Seçmen listeleri Parti Devleti’nin memurları tarafından
hazırlanır, sandıklar Parti Devleti tarafından istenilen yerlere
taşınır ve kontrol edilir.
8) Seçimleri denetleyen Yüksek Yargı Organları, oy verme sırasında
işlerin kötüye gittiği anlaşılırsa, Parti’nin kazanması için,
yasaların açık hükümlerine aykırı kararlar alır.
9) Başta yüksek yargı organları olmak üzere, tüm yargı mekanizması,
Parti’nin emrinde, seçimlerin parti ve partinin adayı tarafından
kazanılması için yapılan her baskıyı onaylar....