Bir liderin övülmesi, yüceltilmesi ne kadar doğalsa, yerilmesi ve eleştirilmesi de o denli doğaldır...
Hem övgü hem de yergi işitmek liderlerin kaderidir...
İyi lider, övgülerden çok eleştirilere kulak veren liderdir!
***
Bir liderin, aşırı övülmesi, aşırı yüceltilmesi, kendisine adeta tapınılması yani “putlaştırılması” demokratik rejime de o lidere de zarar verir!
Lideri mukaddes bir yere koyma, putlaştırma, Ortaçağ’da, din ile siyasetin bütünleşik bir biçimde toplumu yönlendirdiği, yöneticinin din bakımından da mukaddes sayıldığı dönemlerin ürünüdür:
Ortaçağ’da yönetici lider, aynı zamanda inanç hiyerarşisinin de en üstünde yer alır!
İslam dünyasında halife-sultan, Hıristiyan dünyasında kilisenin de başı olan kral veya imparator böyledir.
Elbette bunların demokratik bir ülkede yeri yoktur...
Çünkü demokrasilerde kimse mukaddes ve dokunulmaz değildir:
Bütün liderler hangi düzeyde olursa olsun, anayasaya ve yasalara uygun davranmak ve seçimi kaybedince de oturdukları makamdan inmek zorundadır.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik aşırı övgü eylem ve söylemleri kendisine de, partisine de, rejime de zarar verecek bir noktayadoğru gitmektedir:
AKP’li bir parti yöneticisi, bir nüfus cüzdanı üretmiş ve orada Erdoğan’ı Hz. Muhammed’in çocukları arasında göstermiştir.
Bir AKP milletvekili “Başbakanımıza dokunmak bile bence ibadettir” demiştir.
Bir başka AKP milletvekili, Erdoğan için insanlara salavatlı türkü de söyletmiş ve onu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed düzeyine yükseltmeye çalışmıştır.
Bir danışman “İki tabancam sayısız kurşunum var onu savunmak için; beni öldürmeden kimse ona ulaşamaz” demiştir.