İktidarların, ilkelerine veya daha önce verdikleri
sözlere aykırı olarak izledikleri “Fırsatçı politikalar”,
taraftarları tarafından, kamuoyuna “Gerçekçi politika” veya “Reel
politik” diye yutturulur!
Elbette “Gerçekçi” denilen ama
aslında “Fırsatçı” olan bu politikalar, ya geçmişe dayalı
ya da geleceğe yönelik “Büyük hayaller” ile de
harmanlanarak, güncel dalgalanmalar, “ideolojik
modeller” içinde eritilmeye çalışılır.
Genellikle demokratik olmaktan çok demagojik olan, yani temel hak
ve özgürlükleri korumak yerine, seçmenin duygularını okşayarak
kendi iktidarlarını sürdürmek isteyen politikacıların başvurdukları
bir yöntemdir.
Kimi zaman da, tek adam yönetimlerinde, birikimi ve donanımı
yetersiz olan liderlerin, aşırı değişken, sert duygu ve
düşüncelerinin, intikam duygularının veya para ve iktidar
hırslarının dışa vurumu biçimlerinde de görülür.
Yerleşik ve sağlıklı demokrasiler, anayasal yargı denetimi gibi,
ikinci meclis gibi, etkili işleyen demokratik kurum ve kurallarla,
bu “Fırsatçı politikaların” olumsuz sonuçlarını ya
engelleyebilir, ya da en aza indirebilirler.
Buna karşılık, “denetim ve denge” mekanizmalarını iyi
kuramamış, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkileri
iyi düzenleyememiş toplumlarda, bu “Fırsatçı
politikalar” büyük sorunlara yol açabilir.