Robot mu olmak istersiniz...
Kukla mı?
Yoksa Karagöz ya da Hacivat gibi,
sadece iki boyutlu bir gölge mi?
***
Biliyorsunuz robotlar, önceden verilen emirlere göre, kendi
başlarına hareket ediyor ve konuşuyorlar...
Kuklaların ise hareket etmeleri ve konuşmaları için bile mutlaka
bir efendiye, bir “Kuklacıya” gereksinmeleri var.
Elbette gölge oyunu karakterlerinin de...
Üstelik o zavallılar sadece birer gölgeden ibaret!
***
Şimdi diyeceksiniz ki:
“Terör aldı başını gidiyor...”
“Ülke kan revan içinde!..”
“Ne yasa kaldı, ne Anayasa...”
“Anayasa’ya göre ülkeyi yöneten Bakanlar bile kendi
emirlerindeki yöneticiler izin vermedikleri için ülkenin belli
yerlerine gidemiyorlar!”
“Sen de abuk sabuk sorular soruyorsun!”
***
Ama benim yanıtım hazır:
Siyaset yazıyorum kardeşim, siyaset!
Politikacılara, bizi yönetenlere bakıyorum:
Nasıl karar aldıklarını, neler söylediklerini, neler yaptıklarını
izliyorum...
Eller, parmaklar nasıl kalkıyor, nasıl iniyor...
Yöneticiler nasıl seçiliyor...
Kalabalıklar nasıl toplanıyor, nasıl yürüyor, nasıl kırıp döküyor,
nasıl slogan atıyor, nasıl dağılıyor...
Gazeteler, dergiler, televizyonlar nasıl basılıyor...
Liderler ne diyor, kaç ayda, kaç haftada, kaç günde ve hatta kaç
saate bir, karar ve söylem değiştiriyor...
Dalkavuklar, bunlara ayak uyduracağım diye bir gün yazıklarının ve
söylediklerinin tersini ertesi gün yazmak ve söylemek zorunda
kalarak kendilerini nasıl rezil ve maskara ediyorlar...
***
Galiba bunlar arasında ciddi bir
hiyerarşi var...
Robotlar en tepede:
Bunlar, iktidar, para, pul, makam, mansıp hırsı gibi
“güdülenmelerle”...
Kin, nefret, düşmanlık gibi “araçlarla”...
Ve cehalet, kibir gibi “davranışlarla”...
“Dünyanın en ileri teknolojisine sahip insanlar”
tarafından “programlanmış” ve“donatılmışlar”...
Onların altında kuklalar var:
Bunlar yönetici filan gibi davranıyorlar ama ipleri yukardaki
robotların elinde...
En altta da gölgeler var:
Bunlar da siyasette ve medyada var olduklarını sanıyorlar, ama
aslında robotların ve kuklaların gölgeleri olan zavallılar...