Türkiye çeşitli bilim
alanlarında dünya çapında sesini
duyurabilmiş bir
ülkedir.
Aziz Sancar bunun en güzel
örneğidir.
Onun Sosyal Bilimler’deki bir benzeri, Sosyal
Psikoloji alanında dünya çapında katkıları
olan Muzaffer
Şerif’tir.
Elbette tarih
alanında Halil
İnalcık gibi muhteşem bir abideyi
anmamak Türkiye’deki sosyal bilimlere haksızlık
olur.
Aslında Pertev Naili
Boratav’dan Niyazi Berkes’e, İlhan
Başgöz’den KemalKarpat’a
kadar pek çok Türk kökenli bilimci, dünya çapında başarılara imza
atmışlardır.
Ama saydığım bütün bu
isimlerin ortak bir yanı
olduğuna dikkatinizi
çekmek isterim:
Hepsi, katkılarını, ancak yurtdışındaki
üniversitelerde yapabilmişlerdir.
Bir bölümü zaten bu ülkede barınamadığı için
yurtdışına gitmek zorunda kalmıştır!
***
Çok Partili Rejim’e geçildikten
sonra siyasal iktidarlar ve
askeri darbeler, sürekli olarak
üniversiteleri kendi siyasal ve
ideolojik denetimleri altına
almak istemişler ve bu nedenle
bilimin
gelişmesini engellemişlerdir:
Bilim,
birikimdir...
Özellikle Sosyal Bilimler, keşif ve icatlara
değil, bütünüyle birikim üzerine
dayalıdır.
İşte Türkiye’yi yöneten sağ siyasal iktidarlar
ve askeri darbeler, hemen hemen her on yılda bir üniversitelerde
oluşan bilimsel birikimi tırpanlamış, ülkedeki Sosyal Bilimlerin
gelişmesine ket vurmuşlardır.