Tam da bugünü yansıtıyor!
***
BANA İSTANBUL’U ANLAT
Dur bırak,
kaynasın kahvenin suyu.
Bana İstanbul’u anlat nasıldı,
bana Boğaz’ı anlat nasıldı?
Haziran titreyişlerle, kaçak yağmurlarla,
yıkanmış kurumuş o yedi tepe
ana şefkati gibi sıcak güneşte.
İnsanlar gülüyordu de
trende
vapurda otobüste
yalan da olsa hoşuma gidiyor,
söyle...
HEP KAHIR, HEP KAHIR, HEP KAHIR,
BIKTIM BE!
Dur bırak kalsın açma titreyişim,
bana İstanbul’u anlat nasıldı?
Şehirlerin şehrini anlat nasıldı?
Beyoğlu sırtlarından bir yasak
gözlerimle bakıp,
köprüler, Sarayburnu, minareler ve Haliç’e
diyiverdim bir merhaba gizlice.
İnsanlar gülüyordu de,
trende
vapurda otobüste,
yalan da
olsa hoşuma gidiyor,
söyle...