Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibine aykırı olarak izlenen Suriye politikamız ve yine Atatürk’ün Ortadoğu/ Arap Dünyası’nın sorunlarına karışmamak konusundaki uyarısına ve bütün komşularla iyi geçinmek ilkesine rağmen Suriye’deki savaşa katılmamız büyük bir yanlıştı.
Üstelik Türkiye, Suriye’ye müdahale ettiği takdirde kendisinin güvenlik sorunlarının da artacağı konusunda, Esad tarafından uyarılmıştı.
Nitekim öyle de oldu:
Suriye’nin Kuzeyi, Türkiye’nin Güneyi, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden Akdeniz’e uzanan bir koridor baskısıyla karşı karşıya kaldı.
Böylece Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne son armağanı olan Hatay ilimiz de tehdit altına girdi.
***
Sayıları bile artık nüfusun yüzde 10’u dolayına erişen belki o oranı da geçen, adına yanlış olarak “mülteci” denilen, ama aslında “statüleri belirsiz sığınmacılar” niteliği taşıyan, dilimize, kültürümüze ve Demokrasimize yabancı kişiler, nüfus ve seçmen yapımızı değiştirerek ülkemizin kaderini belirleme gücüne kavuşuyorlar.