Soğuk Savaş’ın küflü söylemlerinden medet ummak, Erdoğan/AKP iktidarının içine düştüğü çaresizliği yansıtıyor.
***
Erdoğan/AKP iktidarı, aldığı bütün
baskı önlemlerine ek olarak MHP ile yapılan ittifakın da kendisini
kurtaramayacağını gördükçe, panikliyor:
Bir yandan baskı önlemlerini arttırırken öbür
yandan siyasal söylemlerle de, tabir caizse, dinci siyasetin
“Soğuk Savaş dönemindeki fabrika ayarlarına” geri
dönüyor!
Neydi bu fabrika
ayarları?
“Moskof düşmanlığının” “Komünist
düşmanlığına” evrildiği...
Atatürkçülüğün, askeri yönetimler tarafından
“Kemalizm yerine Kenanizm” olarak
çarpıtıldığı...
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri
cuntalarının egemen olduğu...
Siyasal baskıların solun ve demokratik güçlerin
üzerine bir karabasan gibi çöktüğü...
“Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar
Türk” sloganı ile özetlenen...
Dinci-Milliyetçi ittifakındaki faşizm
anlayışı!
***
Bizzat lideri tarafından “Metal
yorgunluğu” teşhisi konulan AKP’yi, ne başarısız ve şaibeli
belediye başkanlarının görevlerinden atılması, ne Çanakkale Zaferi
ile irtibatlandırılmaya çalışılan Afrin operasyonu, ne de MHP
ittifakı ayağa kaldırabildi.
Tam tersine, belediye başkanlarının
görevlerinden atılması, kamuoyunda bunların başarısızlıklarının
onaylanması olarak algılandı ve yeni bir umut yaratmak yerine
AKP’yi daha da zayıflattı.
Afrin operasyonuyla bir “Zafer coşkusu
yaratma” çabası da tam bir fiyaskoya dönüştü:
Kamuoyu, AKP’nin, anlamsız ve yanlış olan dış
politikasının (ne yazık ki) zorunlu uzantısı olan bir savaşta,
şehitler üzerinden iç politika yatırımı yaptığı konusunda yaygın
bir izlenim edindi.
MHP ittifakı ise bu partinin içinin
Akşener’in liderliğindeki İYİ Parti tarafından
boşaltılmış olması dolayısıyla, bir sonuç vermedi.
İşte bu başarısızlıkların sonunda yaşanan
panikle, Kenan Evren dönemini anımsatan bir
söylem, üniversite öğrencileri üzerinden, yeniden ortaya
sürüldü:
Komünist, vatan haini,
teröristler!
***