Meydanlarda “Kahrolsun Emperyalizm” diye slogan atıp... Boşaldıktan ve tatmin olduktan sonra... Eve dönüp onun uşaklığına devam eden politikalara destek vermenin saçmalığını bütün ömrüm boyunca anlatmaya çalıştım: “Emperyalizm, ‘Kahrolsun’ diye bağırmakla kahrolmaz, ancak bilinçli ekonomik ve siyasal politikalarla kendimizi uşaklıktan kurtarabiliriz” dedim. *** Emperyalizm, siyaset, ekonomi ve ticaret yoluyla semirdiği ve sömürdüğü zamanlar soyuttur: Görülmesi, anlaşılması, teşhis edilmesi ve elbette karşı çıkılması zordur... Sefaletin uluslararası nedenleri de pek fark edilmediği için, bireysel ve toplumsal yoksullaşma da onu görünür kılamaz... Emperyalizm, ancak tepemize yağan bombalar, üzerimize doğrultulan namlular ve başımıza yıkılan evlerle, yani savaşla somutlaşır! Savaşlarda efendiler semirir ve sömürürken hangi safta olursa olsun, uşaklar, köleler hayatlarını kaybeder. Semirenin ve sömürenin safında ya da onun karşısında olmak fazla bir şey ifade etmez: Maddi manevi bedeli, uşaklar, köleler öder... Kimi zaman doğrudan doğruya ölerek, kimi zaman yaşamının bütün değerlerini ve insanlığını yitirerek!