Seçmeni bölmek,
halkı birbirine düşmanlaştırmak, sadece
ülke zararına bir strateji değil, bunu
yapan iktidar için de çok tehlikeli bir
oyundur:
Birbirine düşmanlaşan, bölünen halk bile,
günlük yaşamda geçim zorluklarıyla karşılaşmaya başlayınca, bir
süre sonra gerçekleri görmeye başlar...
İdeolojik ve siyasal düşmanlaştırmanın
gizlediği yolsuzluklar, yağmalar, kötü yönetim,
belirginleşir...
Seçmen, başta hayat pahalılığı olmak kaydıyla,
ulaşım ve benzeri günlük yaşam güçlüklerinden dolayı, muhalefetin
değil, iktidarın gerçek sorumlu olduğunu nihayet fark
eder...
Kendisine sürekli olarak
kavga, dövüş, ihanet, kin, intikam,
düşmanlık duyguları aşılandığı için de,
lider bellediği kişilere karşı pek de akılcı
olmayan bir tavırla, daha çok duygusal bir
tepkiyle, ters davranmaya
başlar.
***
İktidarın bugüne kadar,
seçmeni ayrıştırma, düşmanlaştırma
bağlamında kendisine olan desteği
bütünleştirmek (konsolidasyon) için
kullandığı “iç ve dış düşmanlar” söylemi
artık bıkkınlık vermiştir:
Ünlü “Üstü çıplak
adamların türbanlı bacıma Kabataş saldırısı” yalanını
andıran “Ezanı ıslıkladılar” çıkışı, “Camileri ahır
yaptılar” iftirası, “Dış güçlerin döviz lobisi”
suçlaması, “Patlıcan, biber, domates terörü” söylemi,
siyasal/ideolojik bombardımanla zihinleri bulandırılan seçmenin
gözünü boyamaya artık yetmiyor.
Sürekli olarak Cumhurbaşkanı ile İçişleri
Bakanı’nın bombardımanı altında kalan seçmen, duygusal bir patlama
ile bu seçimlerde tavır koymaya hazırlanıyor...
Bu tavır iktidar çevrelerince
de hissedildiği için, onu önlemek amacıyla
başvurulan tehdit söylemi ise ters
tepiyor!
***
Seçmeni birbirine düşmanlaştırmaya yönelik
duygusal bombardıman hiç kuşkusuz, sadece iktidar yanlılarını
değil, muhalefette olanları de etkiliyor:
Her iki kesim de birbirine karşı
düşmanlaştırılırken, olumsuz duyguların harekete geçmesi, geçim
derdi gibi günlük hayattaki zorluklarla da bütünleşince, kendi
bulundukları yerdeki siyasal liderlere yönelik eleştirileri de
keskinleştiriyor:
Muhalefet kesimindeki seçmenlerin bir bölümü,
kendi liderlerinin yeterince sert ve etkili muhalefet yapamadığını
düşündüğü için küskün, bıkkın ve kızgın, sandığa gitmemeyi
düşünüyor...
İktidar kesimindeki seçmenler ise, kendi
liderlerinin sorunları çözemediğini gördüğü, sürekli olarak
başkaları suçlandığı ve ortam suni olarak tehditlerle çok gerildiği
için küskün, bıkkın ve kızgın; onların da bir kısmı sandığa gitmeye
pek gönüllü değil.
***