Türkiye’deki Suriyeliler: 3 milyon
sorunlu insan:
Evet, dili, dini, mezhebi, ırkı, milliyeti, tahsili,
terbiyesi, rengi, ne olursa olsun ve ne gibi sorunlar yaratırlarsa
yaratsınlar, onlar İNSAN!
Bu gerçek hiç unutulmamalı:
Asla ve asla, kim ne yaparsa yapsın, sorunlar ne denli büyürse
büyüsün, varlıkları ve sorunları hangi politikacılar tarafından
istismar edilirse edilsin, Suriyelilere karşı nefret söyleminin
tuzağına düşmemek gerek!
***
Bu sorunu: Emperyalistlerin, Ortadoğu’da “Ilımlı İslam
(Amerikancı İslam) Projesi” ile başlattıkları çirkin oyunlar
ekseninde...
Parsa kapmak için başrole soyunan
ve sonunda figüran bile olamayan AKP
yönetimi yarattı!
Erdoğan, şimdi bu yanlış politikalar sonucunda yerlerinden
yurtlarından olmuş ve Türkiye’den başka hiçbir ülkenin kabul
etmediği savaş mağduru insanlar üzerinden, içte ve dışta fırsat
yaratmaya çalışıyor.
Dışta: Avrupa ile ilişkilerde şantaj yapıyor;
gittikçe otoriterleşen rejimini Avrupa Birliği’nin eleştirmesini
engellemek ve üç beş Avro fon alabilmek için, “Kapılarımı
açar, bunları size yollarım haa!” tehdidini
kullanıyor.
İçte: Bu insanları, kendi ideolojisine göre
oluşturmaya çalıştığı Türkiye’nin yeni toplumsal ve siyasal yapısı
için, yapı malzemesi olarak kullanmayı planlıyor.
Daha mülteci statüsü bile kabul edilmemişken, TOKİ konutlarıyla
somut olarak desteklenen vatandaşlık önerisi, bütün bu
fırsatçılıkların dışavurumu.
***
Olay tek bir köşe yazısında irdelenebilecek kadar basit
değil; bu konuda daha çok yazı yazacağız.
Şimdilik, din adına veya hümanizm ya da solculuk adına
Erdoğan’a destek veren eski “Yetmez ama ‘Evet’çi” grubun yine büyük
bir yanılgı içinde olduğuna işaret etmekle
yetineyim:
Din açısından: Neden Suudi Arabistan, Kuveyt,
Katar gibi zengin İslam ülkeleri, Suriyelilere kapılarını
açmıyorlar?