En tehlikeli yanlışlar, doğrularla
harmanlanmış yanlışlardır!
Çünkü geniş kitleler, doğrulara bakarak onların içine
yerleştirilmiş bulunan yanlışları da doğru sanırlar!
Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in
son beyanı da böyle, doğrularla yanlışları
birbirine karıştıran
ifadelerdir.
***
Önce doğru bölümüne bakalım:
Hz. İsa’nın getirdiği rahmet
mesajlarından tarihte onlarca defa Haçlı Seferleri
çıkarılabildi. Hz. Musa’nın mesajlarının
bu coğrafyada hâlâ Siyonizm eliyle nasıl bir
ideolojiye dönüştürüldüğünü hâlâ acı acı görüyoruz.
Son yıllarda DAİŞ, Boko Haram, El Kâide gibi birtakım örgütler
marifetiyle İslamın rahmet mesajlarının nasıl çarpıtıldığını
ve ilahi kitabın, Peygamber’in mesajlarını nasıl
insanların kendi ideolojilerine alet edebildiğine hep
birlikte şahit oluyoruz.
Doğru, çünkü bütün tektanrılı dinler, bütün ideolojiler gibi, şu ya
da bu biçimde şiddetin, savaşın gerekçesi olarak
kullanılmışlardır!
Şimdi de yanlış bölümünü görelim:
Fransız ihtilaliyle birlikte insanlık başka bir arayış içine
girdi. Dinlerin dışında daha seküler bir dünya kurmayı
tasarladı. Fakat sekülerizm dinlerden kaynaklanan şiddeti
de geride bırakarak dünyayı topyekûn bir savaşın içine
soktu. İnsanlar da bilimsel keşiflerle atom bombasını
düşünebildi. Kimyasal silahları üretti ve tarihteki savaşlarda
ölen bütün insanların birkaç katını modern
zamanlardaki savaşlarda kaybettik.
Yanlış çünkü savaşların nedeni sekülerizm değil!
Evet, seküler dediği bilim atomu parçaladı ama ondan bomba yapan
dinleri de şiddet gerekçesi olarak kullanan, kendisinin de dini
saptırmakla suçladığı, o insanoğlu.
İnsanlık din egemenliğinde kalsaydı, atom parçalanmaz, bomba da
yapılmazdı, ama Ortaçağ devam eder ve kelleler sadece kılıçla
doğranırdı.
Ayrıca, unutmayalım, savaşlar seküler ideoloji şemsiyesi altında
değil, sömürgeler için, dine de dayalı olan faşizmin ideolojik
şemsiyesi altında çıkarıldı.
Tekrar bir doğru bölüm:
Afganistan, Irak, Bosna, Çeçenistan’da savaşların sonunda
eğitimden yoksun, vahşetin gölgesinde yetişen nesiller ortaya
çıktı. Yaralı bilinçler ve ölümcül kimlikler
çoğaldı. Göçler başladı. Göçmenler entegre
olamadı. Ötekileştirildiler.
Emperyalizmin adını anmıyor ama sömürü savaşlarına ve onların
sonuçlarına işaret ediyor.
Ve yanlış başlayıp doğru biten
sonuç paragrafı!
Göçmenlerin dini yanlış öğrenen çocuklarıyla, coğrafyada
şiddetin gölgesinde yetişen gençler arasında yakınlık oluştu.
Dolayısıyla bu nesiller dine ideoloji olarak
sarılmayı tercih etti. Şimdi insanlık olarak bütün
bu yaşadığımız sorunların acılarını çekiyoruz.
Göçmenlerin çocukları dini yanlış öğrenmiyor.
Dinin doğru öğretildiği dönemlerdeki vahşeti yukarıda zaten kendisi
de vurgulamıştı.
Ama yoksul ve göçmenlerin dine sarıldığı doğru.
“Dine ideoloji olarak sarılmak” sözünün ise bir kötülük olarak
kullanılması yanlış elbette, çünkü din zaten bir ideolojidir.