Bugün terör konusunda sıra, YAKIN TARİHTE içeride yapılan hatalara geldi.
***
1) En önemli hata, Kürt kimliğinin
reddedilmesidir.
12 Mart ve 12 Eylül Askeri Darbeleri, Kürt
kimliğini reddederek bir “Toplumsal Gerçeği” yok
saymışlar, teröre doğrudan destek vermişlerdir.
12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında,
“Türkiye’de Kürt yoktur. Bunlar ‘Dağ Türkleridir’.
Karda yürürken ‘kart kurt’ diye ses çıkartdıkları için
bunlara Kürt denmiştir” biçiminde abuk sabuk, insanları
çıldırtan açıklamalar yapılmıştır.
2) 12 Mart ve 12 Eylül Askeri Darbe
Yönetimleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, Kürtlere,
Demokratlara, Solculara, Emekçilere, Akademisyenlere, Aydınlara,
haksız ve hukuksuz davranmış, zulmetmiş, terör örgüt ve
eylemlerinin ortaya çıkmasına ortam
hazırlamıştır.
Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını
temsil eden “İstiklâl Marşı” gibi simgelerin, mahkûmlara
işkence yapmak için kullanılması, pek çok kesimin
Atatürk’e, Cumhuriyete, Hukuk Devleti’ne
yabancılaşmasına, Demokrasi’den umudunu kesmesine ve hukuk dışı
yollara kaymasına yol açmıştır.
3) İlk terör eylemleri küçümsenmiş, ne
gerekli güvenlik önlemleri, ne de siyasal tedbirler
alınmıştır.
Örneğin terör eylemlerinin başlangıcı olan 1984
Eruh baskını, dönemin Başbakanı Turgut Özal
tarafından“3-5 çapulcunun işi” denilerek
küçümsenmiştir.
4) Erdal İnönü’nün Kürt Kimliğini
temsil eden politikacıları, SHP üzerinden meşru siyasete taşıma
çabası, dönemin Kürt Partisi HEP mensuplarının şoven tavırlarından
dolayı başarısız kalmıştır.
SHP’den Meclis’e giren Leyla
Zana ile Hatip Dicle, TBMM’de “Kürtçe
yemin” krizi çıkarınca Erdal İnönü, iki milletvekilinin
partiden istifasını istemek zorunda kalmış ve SHP listesinden
TBMM’ye 18 milletvekili sokmuş olan HEP’liler SHP’den ayrılıp DEP’i
(Demokrasi Partisi) kurmuşlardır.
5) Çiller döneminde DEP milletvekilleri
hapse atılmıştır.
Böylece teröre karşı ciddi bir seçenek olan
meşru zeminde siyaset yapma şansı önemli ölçüde ortadan kalkmış
oldu. Herhalde buna en çok sevinen PKK idi.
6) Çeşitli tarihlerde Vedat Aydın, Musa
Anter, Tahir Elçi gibi önemli Kürtlerin
katledilmeleri.
Bu tür cinayetler doğrudan terörü besleyen
eylemlerdi.
7) Erdoğan/AKP iktidarının terör örgütü
PKK ile gizilce, müzakere masasına oturması.
Terörü bitirmenin meşru zemini olan Meclis
yerine, kapalı kapılar arkasında gizli toplantılarla terör örgütü
olarak ilan edilmiş olan ve öyle davranan PKK ile müzakereye
girişilmesi ve bu sırada, askerin kışlaya, polisin karakola
hapsedilmesi, sınırlara gönderilen “çadır mahkemelerinde”
hukukun katledilmesi, bugünkü terör sorunlarının artmasının ana
nedenleri arasındadır.
8) İktidarın birdenbire bir politika
değişikliği ile meşru zeminde politika yapanlar dahil, neredeyse
bütün Kürtlere terörist muamelesi yapması.
Kürt partisinin Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş’ın ve başka milletvekili ve
belediye başkanlarının hapse atılması.
Bu süreç, meşru siyaset yollarını kapatarak
doğrudan terörü besler.
9) Seçim kampanyalarında, sadece
HDP’nin değil, CHP’nin bile teröristlerle işbirliği yapmakla
suçlanması.
Herhalde terör örgütünü en çok sevindiren
gelişmelerden biridir.
10) Başta Cumhuriyet mensupları olmak
kaydıyla bazı gazeteci yazarların ve aydınların “Örgüte üye
olmamakla birlikte...” diye başlayan ucube ceza yasası maddesine
göre PKK ile ilişkilendirilip hapse atılması.
Terör örgütünü çok sevindiren bir başka olay da
budur denilebilir.
11) İktidarın güvenlik politikalarına
ağırlık vererek oy istediği en kritik zamanlarda (2015 seçimleri
gibi) PKK eylemlerinin tırmandırılması.
Ben bu “rastlantıya (!)” pek akıl
erdiremiyorum, ama terörün devamına hizmet ettiğine hiç kuşku
yok.
***
Sevgili okurlarım, biliyorum, bu
yazının pek çok eksiği var...
Ama bu konuda daha önce de çok yazı yazdım.
Meraklısı “www.kongar.org” adresli sitemde bir
arama yaparsa öteki yazılara da ulaşabilir.
Hemen eklemeliyim ki, Yargıtay
Başsavcısının Cumhuriyet Mensupları Davası için verdiği “Beraat
Mütalaası” ve Anayasa Mahkemesi’nin “Barış Bildirisi” imzacılarının
ifade özgürlüklerini koruyan kararı, son yıllarda ülkemizde teröre
karşı atılmış olan en önemli adımlardır.
***