Değerli gazeteci-yazar Ümit Aslanbay’ın Ali Sirmen’le yaptığı nehir söyleşide kullandığı paradigmalar üzerine yaptığımız bir tartışmanın (şimdilik) son yazısının ilki bu.
*** Aslanbay,
Ali Sirmen’in anı ve çözümlemelerini aktardığı
kitabında, Cumhuriyet tarihini, Doğan
Avcıoğlu’nun “Tepeden İnmeci” Atatürkçü/ Sol
yöntemi ile Küçükömer’in solu sağ, sağı sol gören,
dincilerden demokrasi bekleyen yanlış paradigmalarına hapsederek
irdelediği için eleştirmiştim.
“Ümit Aslanbay’ın Sunuş bölümünde ‘Doğan Avcıoğlu-İdris
Küçükömer modelleri arasındaki kavga’ dediği ve söyleşinin
teorik çerçevesi olarak sunduğu yaklaşım, her iki model de yanlış
önermelerden oluştuğu ve demokratik seçeneği dışarda bıraktığı
için, eksik, dolayısıyla da yanlış! s. 8.” dedim.
Buna karşılık Aslanbay verdiği yanıtta,
“Hocam, ‘demokrasinin’ olduğu şemayı, temsil eden insanları bize
gösterin orada yer alalım. Tarihte ve bugün de onu
savunalım.
Demokrasi, hele hele bugün, ne olduğunu, nasıl olacağına daha fazla
idrak edilmiş, önemini çok daha iyi kavramış olarak savunacağımız
tek payda.
Bir diğer kavram da, bana göre yine sizin neredeyse 40 yıl önce
diyeceğim, isabetle belirttiğiniz gibi (Ama orada da bugün
anladığımız demokrasi, kurduğunuz onlarca model ve şemada yok!
Olması da mümkün değil çünkü);