ürk-Kürt ilişkileri denklemi, görüldüğünden, sanıldığından çok daha karışık, karmaşık bir denklemdir!
***
Ana değişkenler olan Türk tarafı da, Kürt tarafı da, acaba tek vücut, tek örgüt, tek ses, tek nefes midir; tutarlı mıdır, güvenilir midir?..
Ya öteki değişkenler: ABD, AB ve komşular, Suriye, Irak, İran, Kuzey Irak, IŞİD, YPG, vs. neyin nesidir?
***
Türk tarafı: Ne tek ses, ne tek nefes, ne tutarlı, ne de güvenilirdir!
Kürtlerle ilişkileri, şu anda anayasaya göre tarafsız, yetkisiz CumhurbaşkanıErdoğan ve seçimlerde çoğunluğu yitirdiği için istifa etmiş olan Davutoğlu hükümeti yürütüyor...
Ana muhalefet CHP, sorunun şeffaf müzakerelerle TBMM’de çözülmesinden yana.
MHP ise müzakerelere de, Kürtlerin siyasal temsiline de karşı.
Türk tarafının bugünkü yetkisiz temsilcileri, geçmişte, müzakere yaparken,“konuştuğumuzu iddia edenler şerefsizdir” diyecek kadar “dürüstler.”(!)
Birlikte okunan mutabakat metnini anında reddedecek kadar “güvenilirler.”(!)
Ve hemen hemen her seçim öncesi politikalarını milliyetçilik çizgisinde değiştirecek kadar “tutarlılar.”(!)
***
Kürt tarafı: Ne tek ses, ne tek nefes, ne tutarlı, ne de güvenilirdir!
Lider görünen Öcalan hapiste:
Değişik zamanlarda, din, milliyet, demokrasi, özerklik, silahlı mücadele gibi konularda farklı tutum ve davranışlar, söylemler geliştirmiş, değişik bildiriler yayımlamış.
Silahlı mücadelenin temsilcisi olan PKK liderleri silah bırakmaya da, yurtdışına çıkmaya da hiç de niyetli değiller; şu anda terörü tırmandırıyorlar.
Kürtlerin siyasal temsilcisi olan HDP, barışçı ve demokratik bir söylemle Meclis’e Türkçü MHP kadar güçlü girmiş; Erdoğan’ın “Barış sürecini” reddetmesinden sonra yeniden tırmanan terör olaylarında PKK ile ters düşen bir konuma kaymış, ama henüz nerde, nasıl konumlanacağı tam belli değil.
Kuzey Irak’ta Barzani ile Suriye’de YPG, sadece dışarda değil, sınırlarımızın içinde de Kürtler üzerinde de etkili.