Ülkenin siyasetine egemen
olan Erdoğan/AKP iktidarının “mağduriyet
devşirmek” üzerine kurulu olan,
ayrıştırıcı, bölücü ve düşmanlaştırıcı “çatışma”
stratejisi nihayet herkesi
bıktırdı...
O kadar bıktırdı ki, bu stratejinin karşıtı
olan “uzlaşma” “herkesi kucaklama” siyaseti, merkezi
iktidarı değiştirmek gücü olmayan belediye seçimlerinde bile ön
plana çıktı.
***
“Uzlaşmacı” ve
“kucaklayıcı” stratejiyi ilk kez İstanbul Belediye Başkan
Adayı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasındaki tutum
ve davranışlarıyla gündeme getirdi.
Bu strateji, yıllardır, azarlanarak ve
dışlanarak yabancılaştırılmış olan, “nefsi müdafaa”
durumundaki aydınlar ve demokratlar arasında kuşkuyla
karşılandı.
***
Bu arada, tarafsız ve partisiz cumhurbaşkanı
için hazırlanmış olan ceza yasası hükümlerinden yararlanan AKP
Genel Bakanı Erdoğan hakaret davalarıyla insanları
mahkûm ettirince; üstüne üstlük, kendisine
Beethoven ve Mozart dinlemesini
önerenleri faşistlikle itham edip, Metin Akpınar
ve Müjdat Gezen gibi hayatlarını
demokrasiye adamış sanatçıları da mahkemeye verip adli denetim
altına aldırınca, “çatışma/ uzlaşma diyalektiği”
iyice gündeme yerleşti:
Çatışmadan bıkmış olan seçmenin “herkesi
kucaklayan uzlaşma” siyaseti uygulayan muhalefete yönelme
olasılığı, geçmişi zaten kentsel yağma ile lekelenmiş olan
iktidarı, belediye seçimleri arifesinde korkuttu ve bu kanattan da
“uzlaşma” sinyalleri gelmeye başladı.
***