Sevgili okurlarım, hayatımda tek
bir kez bir gazeteciyi mahkemeye
verdim, davayı kazandım ve tazminat
ödemeye mahkûm ettirdim:
O gazeteci Fatih Altaylı idi.
Geçen gün, bir polisle tartıştığını, hakkında soruşturma
başlatıldığını duydum ve olay hakkındaki yazısını okudum.
Altaylı’nın yazısının ilgili bölümünü, devlet-vatandaş
ilişkilerinin ne hale geldiğinin küçük bir örneği olarak aşağıya
alıyorum.
***
Altaylı’nın eşi hastalanır ve tansiyonu
düşerek bilincini yitirir, Altaylı
hastaneye gitmek için arabasını
çağırır; gerisini Altaylı’dan
okuyalım:
“...Eşim kucağımda kapının önüne çıktığım zaman
otomobili göremedim ve şoförümü aradım.
‘Fatih Bey, kapıdaki trafik polisi durdurmadı. ‘Hasta
var’ dediğim zaman da umursamadı. Ben de devam etmek
zorunda kaldım’ dedi.
Baygın durumdaki eşimi apartmanın önündeki
merdivenlere oturttum. Yakındaki bir dükkânın
sahibi ise yanımıza gelerek eşimi tuttu ve ben de
izin almak için görevli memurun yanına gittim.
‘Memur Bey, eşim çok hasta ve acilen hastaneye yetiştirmem lazım
ancak aracımın burada durmasına izin vermemişsiniz. Müsaade
ederseniz hemen gideceğiz’ dedim.
Aldığım yanıt ‘Kardeşim burada durmak yasak’
oldu.
‘Bana kardeşim diyemezsiniz. Tahminen babanız
yaşındayım. Baygın durumda bir kadından bahsediyorum. Bir dakika
izin verseniz ne olur, kadın ölsün mü’ dedim.
‘Hastayı hastaneye götürecekseniz ambulans çağırın.
Ambulans gelirse durabilir’ yanıtını aldım.
‘Bu trafikte ambulansın buraya gelmesi ne kadar sürer farkında
mısın? Ayıp bu yaptığın’ dediğimde, ‘Beni ilgilendirmez.
Ambulans çağırın’ dedi.
Ben de kendisine ‘Üniforma ile polis olunuyor ama üniforma
ile insan olunmuyor. Vatandaşa yardım edeceğinize zorluk
çıkarıyorsunuz’ dedim.
Bu arada sinirden elimin ayağımın titrediğini
tahmin edebilirsiniz. ‘Eşimin kılına zarar gelirse
senden şikâyetçi olacağım’ diyerek polis üniformasını
ego tatmini için kullanan bu kişinin yanından
uzaklaşırken, öfkeyle saydırdım...”
https://odatv.com/
ben-sinirlenmezdimdiyeniniz-
var-ise-onukutlarim-
18101853.html
***
Bence olayın en ilgi çekici yanlarından biri, hiçbir aksaklığı olmayan, her yerde trafik polislerinin kaynadığı, park edilmez levhalarının altında ve kaldırımlarında asla park etmiş otomobil görülmeyen, güvenlik şeritlerinin hiç işgal edilmediği, saat gibi işleyen, su gibi akan(!) İstanbul trafiğiyle ilgili olarak yaşanmış olması.
***