Değerli okurlarım, AKP Genel Başkanı’nın muhaliflerine karşı kullandığı hakaretamiz ifadeler, bütün toplumu etkilediği gibi, elbette siyasetin dilini de bozdu.
Burada onun kullandığı hakaret sözcüklerini sayacak değilim.
Ama ülkeyi tek kişi olarak yöneten bir parti genel başkanının, bütün toplum açısından, özellikle gençler bakımından bir rol modeli olduğu düşünülürse, kullandığı dilin toplumu ve gençliği etkilemekte ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Öyle anlaşılıyor ki bu hakaretamiz dil, politikacıları da etkilemiş.
Bugün TBMM’de geçen bir karşılıklı konuşmayı tutanaklardan aktarıyorum.
Arkasından da bir öğretmenin cenaze töreninde, mukaddes dinsel kavramların nasıl istismar edildiğine ilişkin bir başka örneği alıntılayacağım.
TBMM’de yapılan Milli Savunma Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanlığı eski Müsteşarlarından İYİ Partili Milletvekili Aytun Çıray ile eski Genelkurmay Başkanlarından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar arasında bir tartışma yaşanmış.
Yorumsuz olarak Meclis tutanaklarından aynen aktarıyorum:
Çıray: Eski defterleri açmak olacak ama madem buradasınız, Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilme emrini veren ABD’li komutan Odierno’nun elinde liyakat nişanı aldınız.
Sizin bu ödülü aldığınız saatlerde PKK’lılar İdil’de silahlarıyla resmi geçit yapıyordu.
TSK’nın kurumsal onurunu yerle bir eden adam aracılığıyla verilen bu ödülü niye kabul ettiniz?
Bu ödülü reddetseniz, sonuçları ne olurdu?
Genelkurmay Başkanı olmanızın önünü keserler miydi?
Akar: Bir tek ben mi aldım o ödülü?
Bilmeden konuşmayın.
Çıray: Acziyetin ifadesi, kendi kişiliğinizi ortaya koyuyorsunuz.
Her kim almışsa ayıp etmiştir.
Akar: Karşına televizyonu alıp propaganda yapıyorsun.
Boş konuşuyorsun.
Çıray: Bağırarak haklı olamazsın.
Sadece acziyetinizi ortaya koyuyorsunuz.
Akar: Aynı şeyi ciklet gibi çiğniyorsun.