Emre Kongar Cumhuriyet Gazetesi

Yılbaşını ‘içerde’ kutlamak!

Eski yılın bu son Pazar yazısı da ELBETTE içerde olanlar için yazılacak! Niçin “ELBETTE”? Yanıt, aşağıda bir bölümünü alıntıladığım, sekiz yıl önce...

31 Aralık 2017 | 158 okunma

Eski yılın bu son Pazar yazısı da ELBETTE içerde olanlar için yazılacak! Niçin “ELBETTE”?
Yanıt, aşağıda bir bölümünü alıntıladığım, sekiz yıl önce yazdığım bir yeni yıl yazısında!

***

Yeni yılın bu ilk Pazar yazısında yılbaşını hapishanede ve hastanede karşılamanın nasıl bir şey olduğu hakkında bir iki fikir kırıntısı karalayacaktım.
Doğan Hızlan’ın “hümanistliğini” yansıtan duygusal yazısı ile Ahmet Hakan’ın Türkiye’deki siyasal ve toplumsal iklim değişikliğini vurgulayan yazısını okuyunca, onların sözleri üzerinden düşüncelerimi aktarmaya karar verdim.
Doğan Hızlan’ın 1 Ocak 2010 tarihinde yeni yıl kutlamalarına ilişkin yazdığı “Yumuşak geçiş taraftarıyım” başlıklı yazısında şu satırlar dikkatimi çekti:
“...Acıların, ölümlerin, kıyımların, zulümlerin geçen yılda kalmasını dilemek yeni yıla girişte tuttuğum tek dilektir.
Hastaların, gecesini-gündüzünü bir hapishane odasında geçirenlerin, umutsuzluğun bir kene gibi yapıştığı insanların ve haksızlığa uğrayan masumların olduğu bir yerde, her şeye rağmen neşelenmek pek de benim tabıma uygun değil...”
Türkiye nasıl bu hale geldi?

Neden yeni yıl yazıları artık hapishane-hastane ekseninde yazılmaya başlandı?
Yoksa ülkemizin siyasal atmosferi artık boğucu bir hapishane havasına mı dönüştü?
Sanıyorum bu konudaki değişimin anahtarını, laikleri demokrat olmamakla eleştiren Orhan Pamuk’a bir mektup yazarak “demode oluyorsun” uyarısı yapan Ahmet Hakan açıklıyordu:
Yine 1 Ocak 2010 tarihli olan yazının şu satırları, Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde yaşadığı değişimi yansıtıyordu:
“...Ama Orhan Pamuk Bey, siz buralardan bir parça uzaklaştıktan sonra...
Memlekette bir şey oldu, tuhaf bir şey...
...Hani eskiden mazlum konumuna düşürülen, her daim mağdur edilen ‘muhafazakârlar’ vardı ya...
İşte o ‘muhafazakârlar’, artık sizin bildiğiniz eski ‘muhafazakârlar’ değiller...
Güç ellerine geçti... Kudretli oldular... Muktedir oldular...
Ve maalesef onların da pek fazla demokrasiye saygıları kalmadı.
‘Gık’ diyenin üstüne çullanıyorlar...
‘Eleştiri hakkı’ falan dinlemiyorlar.
Öyle tahammülsüzleştiler ki, aleyhlerinde yayın yapan medya organlarını sinsi planlarla susturmaya kalkışıyorlar.
‘Farklı yaşam tarzları’na karşı ‘şimdilik’ müsamaha gösterdikleri izlenimi veriyorlar...
‘Ergenekon’ diye masalsı yönleri hayli fazla bir şey icat ettiler, azıcık inançsızlık gösterene hemen yapıştırıyorlar ‘darbeci’ etiketini...

Yani sizin anlayacağınız Orhan Pamuk Bey...
Buralarda artık ‘laiklerin demokrasiye olan saygısı’ meselesinden ziyade ‘muhafazakârların demokrasiye olan saygısı’ meselesi daha popüler...”

Aslında Orhan Pamuk’un yanılgısı, Türkiye’de kendine “aydın” diyen ama AKP iktidarının paralelinde “tatlı su aydınlığı” yapan kesimin ortak yanılgısıydı:
Bunlar sahte bir “Demokrasi Havarisi” rolü oynarken somut siyasal baskılara, hapishanelerde yatanlara, yargılanan gazetecilere ve yazarlara, el konulan gazete ve televizyonlara sırtlarını çevirip yanlış bir “laik-muhafazakâr” çekişmesini, olmayan bir darbe tehdidi üzerinden iktidar adına savunuyorlardı.
İktidarlara sığınarak, hele hele uygulamalarıyla temel hak ve özgürlükleri tehdit eden iktidarlara yamanarak “aydın” olunmaz, olunamaz!
(www.kongar.org Aydınlanma 03.01.2010 “Hapishanede Yılbaşı: Hızlan, Değişim, Pamuk ve Hakan”)

***

Yukarıda bir bölümünü alıntıladığım yazıyı 2010 yılının ilk Pazar gününde yazmıştım.
Alıntı yaptığım iki yazı da, aynı tarihlerde, yani AKP/Erdoğan iktidarının sekizinci yılında yazılmıştı.
Bu yazılardan sonra bir sekiz yıl daha geçti...
AKP/Erdoğan iktidarı devam ediyor; onaltıncı yılına girdi:
Onun için yazıma başlarken “Eski yılın bu son Pazar yazısı da ELBETTE içerde olanlar için yazılacak!” dedim.
Ama hiç kuşkum yok ki, Demokrasi ve Hukuk Devleti mücadelesi yeni yılda da güçlenerek sürecek...
Ve biz, çok da uzakta olmayan bir gün, yeni yıl yazılarının “ELBETTE” içerde olan gazeteci ve yazarlar için “YAZILMAYACAĞI” günleri de göreceğiz!

***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Milli eğitim ve laiklik (2) 22 Kasım 2024 | 69 Okunma Milli eğitim ve laiklik (1) 21 Kasım 2024 | 222 Okunma Topyekûn saldırıya karşı topyekûn direniş! 19 Kasım 2024 | 297 Okunma Devlet çöktüğünde! 17 Kasım 2024 | 132 Okunma Demokratik örgütlü direniş (3) 15 Kasım 2024 | 87 Okunma