Sabih Kanadoğlu, Türkiye'nin gündeminden dokuz senedir düşmüş bir adam. Bir zamanlar Yargıtay'da başsavcıydı. Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı seçtirmemek için çok çalışmış ama yenilmişti. Hayırlı da oldu, başkanı halkın seçmesinin yolunu iktidarın tepesini attırarak o açtı sayılır!
Ankara bürokratlarının temsilcisi ve sözcüsü gibidir.
Artık yalnızca bir emeklidir. Esamisi okunmuyor.
Kimse takmasa da, postalcı yazarlar işlerine geldiği zaman onu hatırlıyorlar. Kanadoğlu, emeklilikte canı sıkılmasın diye sığındığı Türk Hukuk Kurumu derler bir yerin başkanı sıfatıyla bir panelde konuşmuş... İki ay önce... Postalcı yazarlar şimdi bu konuşmayı hatırlamakta fayda görmüşler.
Kanadoğlu demişmiş ki, yeni bir anayasa ancak "barajın indirileceği bir seçimle oluşacak bir Kurucu Meclis'le" yapılabilir! Malum terane... İktidarı yasadışı paralel bir meclis toplayıp "meşruluktan düşmeye" zorlayacaklar, böylece ileride Tayyip Erdoğan'ı da Adnan Menderes gibi asabilmelerinin yolu açılacak!
Erdoğan bunu yutmayacağını gösterdi ama yeni bir numara yumurtlayamadıkları için durup durup tekrarlıyorlar.
Niçin örneğin "barajsız" seçim değil de "barajın düşürüleceği" bir seçim? Allah bilir.
O baraj yüzde kaç olmalı? Onu da Allah ve Sabih bilir.
Kanadoğlu diyor ki, meclis anayasanın maddelerini değiştirebilir ama kendisini, yani tamamını değiştiremez...
Peki, ya tek tek oylayıp her maddeyi değiştirirse?
O zaman bütünü değişmiş sayılır mı, sayılmaz mı?
Kaç maddeye kadar caizdir, kaç maddeden sonra caiz değildir? Böyle bir kısıtlama, bir sınırlama var mıdır?