Masa tarafları şöyle bir sallandı...
Ali Babacan aday olabilir diye! Medyada da köpürttüler.
O da heyecanlanmış göründü. "Masa kabul ederse
oluruz" diye konuştu.
Boş işlerle uğraşmaya devam yani...
Ali Babacan'ın yüzde 1 kadar oyu görünüyor, belki bunun azıcık
da üstü.
Eh, yüzde 50 de başka yerden alıverir canım!
Olacak iş midir?
Hangi CHP seçmeni Babacan'a oy verecektir, Erdoğan'ın eski
bakanına?
Kürt oylarını çekmek için Babacan "dille" ilgili birtakım
laflar etti.
Hangi İP seçmeni buna eyvallah diyecektir?***
Babacan'ın "karizması" yoktur.
Güven vermiyor.
Üstelik yüzünde, Ekrem İmamoğlu'nunkini andırır yapışık
bir gülümseme...
Bu adamdan hazine ve maliye bakanı olur, cumhurbaşkanı olmaz.
Hele bu sisteme göre, bu dev yetkilerle hiç olmaz.
İddia ettikleri gibi "sembolik" bir başkan, belki... O da
en erken 2028 yılında...
Ama başkan olur da perde arkasından ipleri Abdullah
Gül yönetirse?..
Mümkün mü? Değil ama akla yakın.
Sorulması gereken asıl soru şudur:
Abdullah Gül yıllardır niçin kendini ortaya atmıyor da hep
böyle dolambaçlı yollardan gidiyor?
Her kesimden "tam mutabakat" mı bekliyor?
Olmaz. Öyle bir siyasi ortam ancak diktatörlüklerde mümkündür.
Herkes bana oy versin dersen, sittin sene beklersin.
Yüzde 50'den fazla bir tek oyun bile yeterli olduğu bir
ortam Abdullah Gül'e niçin tatmin edici görünmüyor?
Yoksa kazanamayacağını iyi bildiği için mi hep geri duruyor?
O zaman ne işe yarıyor bütün bu cilveler?
Bütün mesele Ahmet Davutoğlu'na kazık atmak mıydı
yani?
"Ben yokum, kesinlikle söz konusu değilim" de demiyor
bir türlü...
Neyi bekliyor?
Herhalde Abdüllatif Şener'in bir ara yaptığı gibi, "Darbe
olur, AKP kapatılır, Erdoğan yasaklanır, ben de yeni bir
partinin başına geçerim, halkın önderi olurum,
iktidara gelirim" beklentisi değildir içinde bulunduğu
durum...