Bir muhalif yazar tipi var. Eski solcu.Yeni liberal (elbette!)
Bunlar ikide bir satmayan "entel" gazeteler çıkarıp çıkarıp batarlar, daha doğrusu patronun parasını batırırlar (bu tür gazetelere bizim meslek argosunda "49 binlik" denir, ancak o kadar satabildiği için.)
Bunlar rakıyı da pek severler ama işin o tarafı bizi ilgilendirmiyor.
Hükümete "giydirecekler", patron korkusundan giydiremiyorlar, Fetöcü "Taraf" gazetesi çizgisine gelecekler, hükümet korkusundan gelemiyorlar. Kimi zaman hükümetin bazı icraatını beğenecekler, bu sefer kendi müşterileri kaçacak.
Mahallelerinden hem kopmak istiyorlar hem kopamıyorlar.
Her zamanki demokrasi, özgürlük falan filan teranesiyle işlerini yürütmeye çalışıyorlar ama bunun da "içini dolduramıyorlar."
Tarzan zor durumda yani.
Zarar yok, çünkü yazdıklarını da pek fazla kişi okumuyor.
Bunlar PKK'nın ezilmesini istemiyorlar ama bunu böylece de dillendiremiyorlar.
PKK'nın ve HDP'nin muhatap alınmasını, barış sağlanmasını bekliyorlar.
"Barış" burada sihirli sözcük tabii, akan sular duruyor.
Ama bunun nasıl olabileceğini de hiç söylemiyorlar.
Şimdi bir de "masraf oluyor" bahanesini icat ettiler. Her mermi para yazıyormuş.
Bunu hem PKK'ya atılan mermiler hem de şimdi Suriye'de atılan mermiler için öne sürüyorlar.
Refahı önlermiş, kalkınmayı baltalarmış.
Turist gelmez, yatırımcı kaçar.
Evet, doğrudur. Evet, kavgada yumruk, savaşta mermi sayılmaz tabii.
Savaşta refah olmaz, doğru, keşke Yunan ordusu Ankara'ya yürüdüğünde işi uzatmayıp teslim olsaydık, paramız cebimizde kalsaydı, o kadar da şehit verilmeseydi... Bu mudur?
Peki şimdi ne yapalım?
"Suriye'den çıkalım, DEAŞ'a boyun eğelim, YPG'yi bırakalım devlet kursun, PKK da bize ateş etsin ama biz ona etmeyelim."