İçi boş olsa da aldırma, "iri" laf edeceksin...
Küçük lokma yiyeceksin, büyük konuşacaksın. Sabah ak dediğine akşam
kara dersen daha da iyi.
Bilmeyeceksin ama "cahil cesareti" her zaman yol göstericin
olsun.
Nasıl olsa seni büyük adam sanacak birçok enayi çıkar...
İri laflara uygun birer "kılıf" da uydurursan rahat edersin.
Örneğin, "şurası muhakkaktır ki Türk aleminin en büyük düşmanı
komünistliktir, her görüldüğü yerde ezilmelidir" lafını
salladıkları zaman ona bir de "Atatürk söylemiş"i eklemişlerdi,
kimse hesabını sormaz.
Olmadı, "şurası muhakkaktır ki Türk şoförü en asil duyguların
sahibidir" diyenlere ancak Türk Yayalar Derneği falan eleştiri
getirebilir.
Hem istikbal de göklerde değil midir? (Denizin dibinde mi
olacaktı?)
Salla, eleştiriye de dön arkanı geç.
Hiç tınma, bildiğini oku.
Nasıl olsa memlekette eşek çok...
"Demokrasinin olduğu yerde terör de olmaz, terörün olduğu yerde demokrasi de olmaz."
Demek ki İngiltere'de demokrasi olmadığı için herif bıçağı çekip önüne gelen kadıncağıza saplıyor... Metro istasyonunu patlatıyor...
Demek ki Fransa'da demokrasi olmadığı için herif kamyonla kaldırımda gezinen yayaları eziyor... Diskotek dağıtıyor... Yayınevi basıyor...
Demek ki İspanya'da demokrasi olmadığı için tren istasyonunda bombalar patlamıştı...
Demek ki Almanya'da demokrasi olmadığı için Noel pazarına kamyonla dalıp milleti ezdiler...
Demek ki Amerika'da demokrasi olmadığı için ikiz kulelere uçakla dalıp üç bin kişi öldürdüler...
Buna karşılık Kuzey Kore'de terörün t'si görülmedi, duyulmadı, demek ki orada demokrasi var.
Küba terörle tanışamadı, demokrasi sayesinde.
Mısır'da yaprak kımıldamıyor, "zinde kuvvetler demokrasisi" yüzünden.
Çin'de terör mü görülmüş? Koç gibi komünist demokrasi var.
Baksana, Türkiye'de de 15 Temmuz'da bir darbe girişimi olmamış, buna karşılık 20 Temmuz'da "OHAL darbesi" olmuş!
Bak bakalım, büyük Türk büyüğü Alexander Parvus Helphand bu konuda seni destekleyecek bir şey söylemiş mi?
Eh, Atatürk ölümünden bir yıl sonra zeytin kanunu çıkardığına, ölümünden iki yıl sonra Köy Enstitüleri'ni "kurarak işe başladığına" göre, 1924'te "kaybettiğimiz" Parvus da 2016'ya ilişkin birşeyler söylemiş olsa gerektir!
Yoksa da uydurursun canım, üzülme.