Kılıçdaroğlu değişmiş, kendisi öyle diyor.
Doğrudur, hazret sabahtan akşama kadar birkaç kere değişir.
O değiştiğine göre CHP de değişecekmiş, öyle diyor. Değişimden
anladığı, parti yönetiminde birkaç isim değişikliğidir. Onu da
yarın akşam yapacak işte.
Bu arada, partiyi kurtaramayacaklarını çoktan anlayan bazı amigo
gazeteciler, çaresizlikten, "gerekirse partinin adını bile
değiştirin" dediler.
İlginç olur, TBP yapabilirler mesela, Tutucu Burjuva Partisi...
BTP olabilir, Beyaz Türk Partisi. (Biz zenciyiz.)
İÇP olabilir, İsmet'in Çocukları Partisi...
İGBP olabilir, İçi Geçmiş Bürokratlar Partisi...
O arada, partinin "ekonomi işlerine bakan" hanım da aynı postalcı
gazeteye bir demeç vermiş.
Her zamanki "lagaluga söylemleri" bir yana, bir cümlesi ilgimi
çekti:
"Öyle bir anayasa yapacaksınız ki, 200 yıl sonra da az tartışılsın"
demiş.
200 yıl sonra ister az ister çok tartışılması için o anayasanın
önce 200 yıl "yaşaması" gerekiyor...
Herhangi bir ülkede böyle bir anayasa var mıdır?
"İşte Amerikan Anayasası" diyeceksiniz, öyle mi?
O anayasaya, kabul edildiği 1787 yılından bugüne kadar, 229 yılda
tam 27 kere değiştirilmiştir!
Değişen şartlara göre kendisine tam 33 ilave yapılmıştır
(amendments)...
Fransa'daki değişimlere bakalım: 1791, 1792, 1793, 1795, 1799,
1804, 1814, 1830, 1848, 1852, 1871, 1940, 1946, 1958 diye
gider...
Almanya'da Weimar Anayasası yalnızca 14 yıl yaşayabilmiştir.
Bugünkü 1949'dan beri geçerli... "Öbür Almanya"nın komünist esas
teşkilatı da ancak kırk iki yıl yaşayabildi.
Eh, Türkiye'de de 1876, yeniden yürürlüğe girmesi 1908, sonra 1921,
1924, 1961, değişikliklerle 1971, 1982 ve sonra gene bir sürü
değişiklik...
Yani, 200 yıl sonra az tartışılan bir anayasa yok.
Ama hanım genel başkanına özenmiş, sallıyor.
Anayasalar, toplumun "ihtiyacını" diyelim, ya da gelişme düzeyini,
ya da koşullarını, bir süre sonra karşılayamaz, taşıyamaz
olurlar.