Cemal Gürsel'in ölümünün ellinci yıldönümüymüş (o kadar oldu mu
yahu?) Mezarı başında anılmış.
Cenaze törenini hatırlarım, ben lisedeydim, 1966... Epeyce
kalabalıktı.
Şimdi mezar başında hepi topu yedi kişi sayabildim,
cumhurbaşkanlığı genel sekreter yardımcısı, birkaç da subay.
Cemal Gürsel mi? O da kim?
Elli yıl sonra bu soruyu soran gençler olacaktır.
Tonton bir adamdı.
27 Mayıs darbesinin sözde lideri, simgesi ve daha sonra da
cumhurbaşkanıydı ama darbeyle hiçbir ilgisi yoktu başlangıçta!
Hatta Menderes'e o mayıs ayının ilk günlerinde bir mektup yazmış,
kendince uyarmış ama bağlılığını da bildirmişti ("halk sizi
seviyor, Bayar bıraksın, siz cumhurbaşkanı olun" demiş)... Bu
mektubu uzun süre gizli tuttular, yıllar sonra öğrenebildik. O
zamanlar açıklansaydı büyük gürültü kopacaktı, cuntacılar kepaze
olacaklardı.
Kara Kuvvetleri Komutanı'ydı, başında da "Menderes yanlısı" denilen
Rüştü Erdelhun, Genelkurmay Başkanı... O mektup yüzünden zorunlu
izine çıkarılmış, "sağlık nedenleri" kılıfıyla İzmir'e
gitmişti...
Darbeyle hiçbir ilgisi yoktu. Cunta, başına yüksek rütbeli bir
subay geçirmek, "paravan" olarak kullanmak istedi. En yakın ve en
"sempatik" paravan olarak da orduda "Cemal Aga" lakabıyla sevilen
Gürsel'i buldular. (Üçüncü Ordu Komutanı Ragıp Gümüşpala'nın "ya
başınıza benden daha kıdemli birini bulun, kabul ederim, ya da
Erzurum'dan Ankara'ya yürüyüp sizi ezerim" dediği söylenir.)