Artık kele kel, köre kör, sağıra sağır demek yasak. "Özürlü"
diyeceksiniz, tarama özürlü, görme özürlü, işitme özürlü...
Artık "karım" diye de konuşulamıyor, feministler uzunca süren bir
cazgırlık kampanyasıyla "eş" kelimesini kabul ettirdiler.
Oysa eskiden eş kelimesi hayvanlar için kullanılırdı: Muhabbet
kuşunun eşi, kumrunun eşi olurdu.
Salağa da "anlama özürlü" deniyor.
Fakat ne kadar kibarlık edersek edelim, anılan kişinin niteliği
değişmiyor.
1 Mayıs geldi geçti (üç gün sonra unutulacaktır), bazı kişiler
hükümetin Taksim Meydanı'nı niçin kapattığını
anlayamıyorlarmış.
Niçin böyle olmuş? Ne olmuş da böyle olmuş? Birkaç yıl önce
Taksim'i 1 Mayıs törenlerine açan hükümet şimdi niçin
kapatıyormuş?
Ne olacak, Gezi oldu.
1977 olaylarından sonra meydan niçin ve nasıl kapatıldıysa, 2013
ayaklanmasından sonra da öyle ve onun için kapatıldı.
Çünkü her iki arbede de ölümlerle sonuçlandı.
Üstelik 2013 ayaklanması milyar lira zarar ziyana da yol
açtı.
Şimdi, iktidarın "muhafazakâr seçmen oylarını konsolide etmek,
safları sıklaştırmak" amacıyla yeni gösterilere engel olduğunu
söylüyorlar...
Yok yahu? Yeni bir Gezi yaşansaydı, ortalık yakılıp yıkılsaydı
iktidara şu seçim öncesi daha çok yararı dokunurdu. Yalnız
muhafazakâr seçmen sıkılanmakla kalmaz, yeni yeni tepki oyları da
kazanılırdı...