Başkanlık sisteminden çok korkuyorlar.
Kılıçdaroğlu'nun (ya da Deniz Baykal'ın, ya da bir başkasının) en
küçük bir kazanma şansı olsa, pek o kadar ses
çıkarmayacaklardı.
Bütün dertleri "Tayyip"...
İmdi, ıkıntı ve sıkıntılarına bir göz atalım ve bakalım geçmişte de
neler olmuş?
"Cumhurbaşkanının aynı zamanda partisinin genel başkanı olması" çok
sakıncalıymış.
Atatürk de hem cumhurbaşkanı hem de partisinin genel başkanıydı,
İnönü de.
Buna karşı mısınız?
Kem küm.
Celal Bayar da öyleydi. Hadi ona karşısınız, anladık da...
Siz kim oluyorsunuz da Atatürk'ün kurduğu sisteme karşı
geliyorsunuz?
"Cumhurbaşkanının partisinin milletvekili listesini belirlemesi"
çok sakıncalıymış.
Atatürk de tastamam öyle yapardı.
"Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını
belirlemesi" sakıncalıymış.
(Eh, Atatürk öyle yapmazdı çünkü ortalıkta böyle bir mahkeme
yoktu.) "Cumhurbaşkanının HSYK üyelerinin yarısını belirlemesi" de
sakıncalıymış.
Atatürk bununla da kalmaz, büyükelçileri, valileri de
belirlerdi.
Ne yani, Atatürk'e diktatör mü demek istiyorsunuz yoksa?
Öyle diyenleri içeri tıkmıyor muydunuz yahu?
Bu sistemi bir darbeyle yıktınız.
Yerine, Atatürk'ün aklının ucundan bile geçmemiş "tarafsız başkan"
gibi, "senato" gibi birtakım yenilikler getirdiniz. "Cahil halkın"
bir daha iktidara gelirse tam olarak yerleşememesi, sistemin son
tahlilde bürokrasinin denetiminde kalması için tedbirler
aldınız.