Hep merak ederim, 2007 seçimlerinde Ufuk Uras'a oy verenler
sonradan ne düşünmüşlerdir?
Gerçi bağımsız olarak meclise girmişti ama bir de partisi vardı,
ÖDP...
O partiyi bugün hatırlayan var mı?
Ufuk Uras meclise girdi de ne oldu?
Kıyak emeklilik hakkını kazandı, şimdi maaşı işliyor, günün birinde
cenazesi de devlet töreniyle kalkacak.
O kadar.
Şimdi de TİP meclise girmiş, Türkiye İşçi Partisi...
HDP'den iki kişi ayrılmış, TİP'e geçmiş, böylece TİP meclise girmiş
olmuş.
Gazeteler (hepsi değil, bazı gazeteler) haberini arka sayfalarında
bit kadar veriyorlar:
"53 yıl aradan sonra TİP yeniden mecliste"...
Bu TİP o TİP midir?
Eski TİP'in arkasında iyi kötü yüzde 3 gibi bir seçmen desteği
vardı, bunlar kaç kişi?
Nitekim bu iki kişi, kendi başlarına girmeleri mümkün olamayacağı
için "HDP şemsiyesi altında" milletvekili olmuşlardı.
Şimdi bunlar muhalefet mi yapacaklar?
Yapıp da ne yapacaklar?
Oylamalarda CHP ile HDP'den farklı bir tavır mı takınacaklar?
O zaman da HDP'de kalsan ne farkediyor, ayrılıp sekiz tane parti
kursan ne değişiyor?
"Bazı yürekler soğutuluyor", o kadar.
Keşke birkaç kişi daha ayrılsa da TKP'ye geçse... TKP de mecliste
olsa...
TKP mi, KP mi, En Hakiki ve de Öz KP mi, artık neyse işte, kaça
bölündülerse bunlar...
Şu anda mecliste TİP'ten iki, Saadet Partisi'nden iki, Büyük Birlik
Partisi'nden bir, Demokrat Parti'den de bir milletvekili var (yaa,
DP bile var), bir de bağımsız...
Eee, ne olmuş yani? Hükümeti mi devirecekler?
Varsın onlar da oyalansınlar böyle böyle.
Eski TİP, 1965 yılında meclise 15 kişiyle girmişti.
Senatoya da girmişti.
Ama Türkiye'nin tozunu atıyordu.
Tırpanlanmasaydı, bugün muhalif basında şu yeni TİP'e ayırılan tek
sütun dibinden çok çok daha fazla etkinliği olurdu.
Türkiye'de sol olduğunu iddia eden gülünç bir haybeciler takımı
değil, ciddi bir sosyalist muhalefet yeşerirdi.
Yeşerirdi de ne olurdu?
İktidara mı oynardı? Elbette hayır.
Ama basın zevzeklerinin "bizde niçin etkili muhalefet yok" diye
ağlamaları ortadan kalkardı.
Birdenbire gelişen sosyalist sol İsmet Paşa'nın gözünü
korkuttu.
Hem oylarının bir kısmı oraya kayacak, hem de artık kendini sol
diye yutturamayacaktı.
İki çözüm buldu: Bir yandan kendine "ortanın solu" diye palavra bir
kılıf uydurdu, öbür yandan Demirel ile anlaşıp seçim kanununu
değiştirdi ve TİP'in bir daha meclise girebilmesini önledi.
Solun sokağa dökülmesi ve silaha sarılması ondan sonradır.
Başka umutları kalmamıştı.
Türkiye'de solu 1925, 1946 ve 1968 yıllarında acımadan tırpanlayan
İnönü'dür, eyy İnönücü avanak solcular!