İlk pasaportumun kapağı delikliydi...
Evet, böylece adımız soyadımız kapağı açmadan bir çırpıda
okunabiliyordu. Eskiler
hatırlayacaklardır. "Eşkalimiz" de uzun uzun yazardı, ten
rengi buğday, falan.
Sonra değişti o lacivert pasaport... Ama "gümrük
kayıtları" gibi sayfalar hep kaldı."Meşruhat" hanesi de
kaldı ("vize tatbik edilemez!")
Eski nüfus cüzdanlarımızda da "medeni ve şahsi ahvalindeki
tebeddülat" gibi birtakım Osmanlıca sayfalar vardı, gene
eskiler bileceklerdir. (Yok, "ekmek karnesi
verilmiştir"damgasına ben yetişemedim, bunun için karartma
gecelerini yaşamış olanlara bakacaksınız.)
Pasaportlara "alınan döviz" de kaydedilirdi, dövizi
veren "kambiyo şubesine" sahip banka tarafından. Bankanın
elinde o sıra hangi döviz varsa, iki yüz dolar karşılığı, ondan
verirdi. Fransa'ya giderken "peseta" aldığımı ve gider
gitmez franka çevirdiğimi hatırlarım.
İki yüz dolardan fazla almak ve çıkarmak yasak, üç ay içinde çıkış
yapmayacaksan onu elinde tutmak da yasaktı, aldığımız banka
şubesine götürüp geri vermek ve bunu da pasaporta kaydettirmekle
yükümlüydük.
Şimdi pasaportlarda artık gümrük sayfası yok, meslek bile
belirtilmiyor.
Fakat gene değişecekmiş.
Belki Avrupa Birliği vizeyi kaldırır umuduyla yeni pasaportlarda
parmak izi de olacakmış (parmak izimiz hem Türk hem de Avrupa
polisinin elinde çoktan mevcut), eskisinin süresi dolmadıysa
birlikte kullanılacakmış. "Yeşil ve gri" gibi ayrıcalıklı
pasaportlar da tarihe karışıyor.