Haybeciliği gazetecilik sanıyorlar. Söyleyecek sözleri yok ama
"viran olası hanede evlad-ü ayal var", dolayısıyla maaşın bir
şekilde işlemesi gerekiyor. Köşeyi kapmışlar bir kere, pilavdan
dönenin kaşığı kırılır.
O zaman ne yapacaksın? Son zamanlarda ortalıkta "uçuşan",
okuyucunun kulağına çalınmış genelgeçer lafları evirip çevirip
dayayacaksın: Bölge barışı, kuvvetler ayrılığı, kentsel dönüşüm,
çözüm süreci, küresel bilmemne...
PKK konusunda çok ikircikli durumdalar. "Kendi mahallelerinde"
itibar kazanmak için açıkaçık "PKK'nın isteklerini onaylayın,
yenilgiyi kabul edin" diyemiyorlar. Bu cumhurbaşkanına da esaslı
bir karşı çıkış olacak ama kendilerini kodeste bulacaklar.
Sıkmayınca, gelsin laf yuvarlamaca: Lanetliyoruz... İçimiz
yanıyor... Birileri bu çılgınlığı durdursun... Akan kan
dursun...
Bunları Cemil Bayık'a, Murat Karayılan'a söylesene eşek herif!
Söyle, bakalım senin sözünü dinleyecekler mi?
Kan, maalesef, daha akacaktır. O arada şehit de verilecektir. TC
yenilmemiştir.
Bu iş çocuk oyuncağı değildir, Cihangir kahvehanelerinde göğüs
geçirerek çözülmez. Sırtında yumurta küfesi olmayanların
lenlenciliğiyle hele hiç.
Ukalalığa kalkışan, savaşı yeniden başlatanın, domuzluk edenin PKK
olduğunu görmek zorundadır.
Geçen sene, 7 Haziran-1 Kasım 2015 arası "AKP'nin işi bitti" diye
umutlanmış olanlar, PKK'nın da aynı umuda kapılarak, HDP'nin de ona
boyun eğerek yanlış yaptığını, müthiş bir "strateji hatasına"
düştüğünü anlamak zorundadırlar.