Evimize televizyon girdiğinde şaşırmıştık: Nordmende'nin sekiz düğmesi vardı, sekizi de aynı kanalı gösteriyordu: TRT tabii.
"Ne gerek var bu kadar düğmeye" diyorduk, "fabrika fazladan
koymuş..."
Düğmeler de bugünkü gibi değil, neredeyse iki santim kalınlığında
çubuklar, "hark" diye bastırmak gerekiyor...
Günün birinde televizyonu, hem de renkli, hem de yüzlerce kanal,
cebimizde taşıyacağımız aklımıza gelmezdi.
Yalnız televizyon değil, herkesin cebinde küçük bir bilgisayar.
İlk bilgisayarların "oda büyüklüğünde" olduğunu duymuş
muydunuz?
Bırak cebi mebi, evde henüz "sabit telefon" bile yoktu. Bakkala
gidiyorduk.
İstanbul'dan Ankara'yı aramak için...