Paralel çete, kendine "Nurculuğu" kılıf olarak kullanan, kendini
de ABD ve İsrail'e kullandırtan bir siyasi çetedir.
Derdi din iman değil, iktidarı "ele geçirmek"tir.
Gelmek değil, geçirmek. (Seçmenleri yüzde 1 bile tutmuyor.)
Bu uğurda hiçbir insaf, hiçbir ilke, hiçbir kural, hiçbir ahlak
tanımadığı ortaya çıkmıştır. Nankör ve kalleştirler.
Bu açıdan da bunlara "İslam'ın cizvitleri" denilebilir...
Bilindiği gibi, katolik rahiplerin "elit" örgütü olan cizvitler, on
altıncı yüzyılda, esas olarak protestanlarla mücadele etmek için
kurulmuş, ama giderek "kendi kontosuna iş tutar" hale
gelmişlerdir.
Kendilerine özgü bir de ahlak geliştirdiler.
Cizvit ahlakına göre, Hazret-İsa'nın (aslında Katolik Kilisesi'nin,
daha da aslında, bizzat örgütün) işine yarayacak her yol
mubahtır.
Bir cizvit, eğer son tahlilde kiliseye (aslında örgüte) yarıyorsa
yalan da söyleyebilir, hırsızlık da yapabilir, cinayet de
işleyebilir!
Bunların kurucusu, kilise tarafından ermiş ilan edilmiş olan Ignace
de Loyola, acaba "çilingir tutup devirmek istediğiniz siyasi parti
başkanlarının evine girebilirsiniz" de demiş midir, bilmiyorum.
Hazin olan, daha açık söyleyelim, mide bulandırıcı olan da, kendine
"liberal aydın" süsü veren birçok üniversite allamesinin ve
gazetecinin, bu şeriatçı menfaat çetesine, Tayyip Erdoğan'a duyduğu
nefretle ve demokrasi bahanesiyle kulluk etmesidir! Bu heriflerin
eski Marksist ve "ateist" olmaları da olaya ayrı bir kara mizah
boyutu katmaktadır.
Orada ayrıca "başka türlü" çıkar ilişkileri de varsa, bunlar da
günün birinde su yüzüne çıkarılacaktır, hiç şüpheleri olmasın.