Referandum yorgunluğu daha çok taze, hele üstünden zaman geçsin...
Bu sefer Avrupa Birliği konusunda da bir referanduma gidilecek: Girelim mi girmeyelim mi? Daha doğrusu, üyelik başvurumuzu geri çekelim mi tutalım mı?
Ve de çok büyük bir ihtimalle "vazgeçelim" çıkacaktır.
"Avrupacılar" korkmasınlar, bu da bizden çok Avrupa'yı rahatlatacaktır!
Aha şimdiden buraya yazdım: Benim oyum, "girelim mi" diye sorarlarsa "hayır", "vazgeçelim mi" diye sorarlarsa "evet".
Karşılıklı oynanan ve haddinden fazla uzayan bu komedyanın artık bitmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü çok itildik kakıldık, çok aşağılandık.
Bizi almayacakları ayan beyan ortadadır, hiç olmazsa şerefimizi kurtaralım.
Yoksa eski hükümet sistemine dönsek, hele Kılıçdaroğlu iktidara gelse bu işin olacağını sanacak kadar ahmak mısınız?
Türk basınında kalem oynatan komprador yamakları, yükselen Anadolu sermayesinden fena halde rahatsız olup (kısa bacaklı ve kıllılar geliyor!) çıkarını İstanbul sermayesinde görenler, bu reddi "dünyanın sonu" olarak pazarlamaya çalışıyorlar...
Ticaretimizin çoğu orayla, turizmimizin "atar damarı" orası, üstelik orada en az dört milyon Türk yaşıyor. Evet.
Evet ama bütün bunlar Türkiye Avrupa Birliği'ne üye "olmadan" gerçekleşti.
Birlik üyeleri, birliğe üye olmayan birçok ülkeyle de (en başta Amerika, Rusya ve Çin) ticaret de yapıyorlar, oralara turist de gönderiyorlar.
Bunun NATO'yla da bir ilgisi yoktur.
Norveç NATO'ya üyedir ama AB'ye üye değildir, tıpkı bizim gibi.
Yani, "sonra NATO'yla da aramız bozulur" korkutmacası, ancak memur basınını izleyen emekliler kahvehanesinde etkili olur...
İngiltere birlikten çıkmıştır ama batmamıştır.
Korkmayın, kimse Avrupa'yla ilişkileri "koparıp, söküp atacak" kadar enayi değildir, ne biz ne de onlar.
Herşey eskisi gibi devam eder.