İktidarın bir terörle mücadele politikası vardı: Müzakere ve asgari müşterek arayışı, yani demokratik çözüm... Fakat PKK iktidarı enayi yerine koydu. Çözüme ve barışa niyetli olmadığı için iki yıl boyunca hükümeti oyalayıp o arada "yığınak" yaptı.
Çözüm arayışı yani Oslo'da yürütülen gizli görüşmeler de Fetö tarafından "deşifre" yani "sabote" edildi, önü tıkandı. Ben Fetö dedim, siz CIA okuyunuz.
Böylece iktidar da eskisinden çok daha sert bir hamleyle PKK ile savaşı yeniden başlattı. PKK yeni kazandığı mevzilerden önemli ölçüde püskürtüldü. Bu kadar sert bir reaksiyon beklemediği için de şaşırdı.
Bu bir politikadır. Eskisi de bir politikadır yenisi de. Beğenin ya da beğenmeyin.
Peki muhalefetin politikası nedir?
Tek satacağı malzeme iktidar tarafından elinden alınan MHP'nin söyleyeceği hiçbir şey kalmamıştır. (Keşke Meral Abla'nıza "senin bu konuda Bahçeli'den farkın nedir" diye sormayı akıl edebilseydiniz, acaba iki cümleyle olsun cevap verebilir miydi?)
Peki CHP'nin bir politikası var mıdır? Yani, "her yanı okullarla donatırdım" gibi ilkokul düzeyinde lafazanlığın ötesinde...
Yoktur.
Hiç olacak şey değil ama CHP yarın iktidara gelse, apışır kalır.
Bu nedenle, sırtında yumurta küfesi olmadığı için de, bol keseden sallamakla yetiniyor. Her konuda olduğu gibi.
Belki de "hiçbir zaman iktidara gelemeyecek olduğunu bilmenin" hazin rahatlığıyla!
Kılıçdaroğlu'nun şu boş laflarına bakınız: "Terörü bitirmek için ne gerekiyorsa verelim. Yasa değişikliği, hay hay, buyurun yapın. Anayasa değişikliği, hay hay, buyurun yapın. Her katkıyı verelim."
Ne yani, bir anayasa değişikliği yapılsa da "eyalet sistemine" yani federasyona geçilse, bu arada Kürt belediyelerine falan da "özyönetim" hakkı tanınsa, CHP buna destek mi verecek? Hayır.
Tam tersine, PKK ile savaşı daha da sertleştirmek amacıyla bazı anayasal hak ve özgürlükler ortadan kaldırılsa buna mı katılacak? Hayır.