Kaç gündür "ölü sayısı" kovalıyorum. Havaalanı patlamasında
verdiğimiz kayıplar ya da düşen helikopterdeki ölü sayısı değil,
onları ayrıca kovalıyoruz. Tıpkı güneydoğudan gelen "şehit" ve
"Niyazi" sayısını kovaladığımız gibi.
Bu dediğim, bayram trafiği ölüleri.
Basında hangi zevzek uydurduysa, "trafik canavarına kurban"
gidenler.
Laf ola bir trafik canavarı yaratırsan, "muhayyile fukaralarına"
kolaylık olsun diye hele bunu bir de "yeşil renkli, sırtı dikenli,
irice bir kertenkele kılıklı" sözde canavar karikatürleriyle
desteklersen, ölümlere sürücüler sebep olmuyormuş da canavar gelip
can alıp kaçıyormuş gibi bir izlenim doğuyor.
Koyun sürüsünü kurt basması gibi... Köylüler kurda da canavar
derler.
Ölümlere yol açan hayvan da "ben yapmadım ki, canavar yaptı"
havasına giriyor. Sekiz kişiyi bıçakla doğrayan lumpenin "kader
kurbanıyız icabında" diye ağlaması gibi.
Neyse, bu bayram ölü sayımız şimdilik elli dolayında.
Her gazetede her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ama ortalama bu.
Bu "gidiş" trafiği. Hafta sonu bunun bir de "dönüşü" olacak.
Aşağı yukarı bir o kadar daha insan ölecek.
Yani, bu bayramı kabaca yüz kayıpla atlatacağız.
Geçen kurban bayramında bu sayı 134 olmuştu. Bu sefer de o civarda
kalır. (Önümüzdeki eylül ayında vereceğimiz kayıplar da gene o
civarda olacaktır.)
İyice kabak tadı veren "İstanbul boşaldı, Bolu dağı sıkıştı,
kilometrelerce kuyruk oluştu" falan filan haberlerine, gene iyice
kabak tadı veren "bir aile yokoldu, gelinliğini giyemeden gitti,
haftaya nişanı vardı" falan filan haberleri eklenecek. (Denize
girerken basın lumpenlerine "yakalanan" mayolu hanımlar ayrı.)