Atatürkçü Düşünce Derneği bir basın açıklaması yayınlamış. Yeni
anayasa konusunda bozuk çalıyorlar.
1961 yılında alkışlamışlardı, 1982 yılında gıkları çıkmamıştı,
şimdi "anayasa değişikliği kabul edilemez" diyorlar.
Çünkü, yeni bir anayasa ancak bir bağımsızlık savaşı sonrasında ya
da bir hükümet darbesiyle mevcut rejim yıkılınca yapılabilirmiş.
(Yani 1876 ve 1908, birisi darbe öteki askeri ayaklanma sonucu
olduğu için, makul sayılıyor. Ne de olsa Mithat ve Enver"yabancı
değiller"...)
İktidar anayasayı değiştirmek istiyormuş, demek ki darbe
yapıyormuş.
Fakat öte yandan ADD, "yeniden cumhuriyet emeğimizle
kurulacaktır" demiş! Demek ki onların kafasında da bir
değiştirme fikri var. Yeniden cumhuriyet kuracaklar.
Memlekete komünizm lazımsa biz, anayasa lazımsa onu da biz
getiririz ağabey.
Şimdi bu darbe onların kafasına göre olmadığı için makbul
değilmiş.
Amaç, tek adam rejimini getirmekmiş.
Oysa hepimiz biliyoruz ki, gerek Atatürk gerekse İnönü dönemleri,
çoğulculuk, demokrasi ve kuvvetler ayrılığına dayalı pırıl pırıl
dönemlerdi!
Bin çiçek açıyor, bin fikir yarışıyordu...
Cumhurbaşkanının hükümetin işlerine karıştığı görülmemiş ve
duyulmamıştı.
Valileri içişleri, elçileri dışişleri, komutanları da milli savunma
bakanları tayin ederlerdi...
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılınca, Serbest
Fırka "kendini feshetmeye mecbur edilince" ülkede
demokrasi sağlanmış, oysa CHP'nin "öğrenci olaylarındaki
parmağı"araştırılmaya başlanınca (Menderes'in ünlü Tahkikat
Komsiyonu) darbe meşru bir hak olmuştu... Mesela...
Atatürkçü Düşünce Derneği "kuvvetler ayrılığı
esastır" demiş.
Böyle demekle de Atatürk'e ters düşmüş. Vallahi bunlar Atatürk
düşmanı!
Çünkü Atatürk, meclis kürsüsünden (anlı şanlı Birinci Meclis
kürsüsünden), "insan elindeki kuvvetleri birbirinden ayırır
mı, bunların hepsini birleştirir" demişti.
Atatürk kuvvetler ayrılığı ilkesine şiddetle karşıydı.
Bu düşüncesiyle Rousseau'ya karşı çıkıyordu. Aslında Montesquieu'ye
karşı çıkması gerekirdi ama artık o kadarcık da olacaktı...