Cephaneyi tükettiler, çamur kovasının dibini gördüler, kürek
ellerinde kaldı, daha da beş hafta var...
O zaman ne yapacaksın?
Bir yandan "solcu lider" olduğunu iddia eden şahıs "Suriyeli
mültecileri kamplara tıkın" diyecek kadar yerlere düşecek ama sen
bir amigo olarak ne yapacaksın?
Kılıçdaroğlu'nun savunulur tarafı da kalmamış, desteklenir yanı da,
"adamınız Muharrem" de bir türlü gelemiyor, nereden
tutturacaksın?
Anayasa taslağını bir daha, bir daha eşeleyecek, "açık"
arayacaksın.
Açık olduğunu sandığın bir şey yakalarsan oradan yürürsün...
İşte buldun: "Cumhurbaşkanlığına kimler aday gösterebilirler?"
Devam et: "Son seçimde oyların en az yüzde 5'ini almış olan siyasi
partiler veya en az 100 bin seçmen." Tüh, Türkiye Komünist Partisi
de aday gösteremeyecek, Doğu Perinçek de.
O zaman belki "Yunanistan'la savaş çıkarıp adaları geri isteyecek"
bir babayiğit bulurlardı, sen de mutlu olurdun...
TKP, bırak cumhurbaşkanı adayı göstermeyi, meclis seçimine bile
giremiyor.
100 bin kişi de, kabaca iki milletvekili demektir.
Bu kadarcık bir baraj aranmasın mı? Hiç olmazsa iki milletvekili
olsun çıkarabilecek bir siyasi güç istenmesin mi söz sahibi olmak
için?
Canı sıkılan kendi kayınçosunu aday göstersin de seçim pusulası
gene yatak çarşafına mı dönsün?