Hani size geçen gün birtakım minik partilerden sözetmiştim...
Yok, "Demirelsiz Demirel Partisi"yle "Ecevitsiz Ecevit Partisi" falan değil, bunlar daha da minik.
Ötekiler hiç olmazsa seçimlere giriyor ve binde üç, binde dört gibi gariban oylar alıyorlar.
Berikiler seçime de giremiyorlar.
Kimisinin genel merkezi yok, başkanın evinden idare ediyorlar, kimisinin geliri iki bin lira.
"Yeterince pişmediği ve olgunlaşmadığı için onları anlayamayan" topluma küsüp partiye kilit vuran bile var.
Bunlardan birisi, hatırlayacaksınız, Kadın Partisi.
Herhalde erkek seçmenden oy istemiyor olsa gerektir.
Seçime bir girebilse, anlayacağız kimden ne kadar oy almış ama seçime girmiyor ki...
Bu partinin bir başkanı var, bütün muhalif bayanlar gibi kısa beyaz saçlı...
Muazzez İlmiye Çığ gibi bir Atatürk kızı...
Anayasa Mahkemesi'nin onlara baskı yaptığını ve kapalı kapılar ardında birilerinin partiyi kapatma niyetinde olduğunu söylemişti...
Neden? İktidara gelme "tehlikesi" falan mı var?
Belki bütün bunları Alman basınından okumuştur...
İşte bu partiyi, sıkı durun, Sayın Kılıçdaroğlu ziyaret etmiş!
Yanında CHP'den bir hanım da götürmüş, ne de olsa "hemcins"...
Hay Allah, LGBT örgütünü ziyarete gitse (Lesbian, Gay, Bisexual and Transgender Movement) yanında partiden kimi götürür acaba?
Kendisini dört hanım karşılamış. (Partide başka hanım olmayabilir.)
Hanımlar biraz kilolu ama politikada önemli değildir.
Sayın Kılıçdaroğlu "hayır bileşenleriyle" bu tür görüşmeleri sürdürecekmiş.
Zahmete girmesine gerek yok, çünkü bu hanımlar nasıl olsa oylarını Tayyip Erdoğan'a vermezler.
O zaman kimi ne için "kafalamaya" çalışıyorsun Sayın Kılıçdaroğlu? Onlar zaten gizli CHP'li sayılırlar.