Biz daha önce çok söyledik ama tarihçi söyleyince bir başka oluyor tabii... Profesör Erhan Afyoncu'nun haftada bir gazetemizde yayınlanan "Tarihin Pusulası" sayfasını okuyor musunuz? Hoca dün şöyle dedi: "Ankara meclisi, İstanbul meclisinin devamıydı!" Yani yoktan varolmadı, gökten zembille inmedi. Atatürk'e "vahiy yoluyla" da gelmedi. İstanbul meclisi İngilizler tarafından basılınca kendi kendini tatil etti (kapanmadı, çalışmalarına ara verdi.) Beş hafta sonra Ankara'da yeniden toplandı. Meclis-i Mebusan, bize hep öğretildiğinin aksine, İngilizler tarafından da kapatılmamıştır. Basılıp bazı üyelerinin tutuklanması kapatılma değildir. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'dan "kaçıp" gelebilecek meclis üyelerini Ankara'ya davet etmiştir. Bu davete 120 kişi uymuştur. (Bu nasıl işgal ki bir çırpıda 120 kişi birden kaçabiliyor?) Bunların arasında "gayrımüslim" hiçkimse yoktur. Dışlanmışlardır. "Seçim yapılabilen" yerlerde de bir tür ek seçim, ara seçim yapıldı. Fakat meclisin ismi değiştirildi. Böylece "sıfırdan yeni bir başlangıç" yapıldığı söylenmek isteniyordu. Bu bir çelişkiydi.