Yeşilçam'ın en iyi filmleri olarak hep "Üç Arkadaş" ve "Susuz
Yaz" gösterilir...
Belki biraz da "Kırık Çanaklar"...
O kadar. Bunlar kabaca elli beş-altmış yıllık filmler.
Daha sonra Yeşilçam'ın ürettiği "sol kokan" filmler ("Otobüs
Yolcuları", "Karanlıkta Uyananlar", bütün o Yılmaz Güney eserleri
falan) ne yazık ki bu kategoriye girmiyorlar.
Adı konulmadan belki beş yüz kere çekilen İnce Memed filmleri de,
Zeki Ökten'in çabaları da, Tarık Akanlı makanlı "daaevrimci köylü
filmleri" de...
Neden?
Neden Yeşilçam, 1958-1963 yıllarında "şeytanın bacağını kırar gibi"
olmuş, sonra bir daha o düzeyi bile tutturamamıştır?
Kaldı ki "Üç Arkadaş"ın son sekansı çöpe atılmalıdır. Filmin
tamamının Charlie Chaplin'in "Şehir Işıkları" filminden "fazlaca
esinlenmiş" olduğunu da unutmayalım.
Haa, gelelim Ertem Eğilmez'e ve de Kemal Sunal'a.