Geçen gün kaybettiğimiz değerli müzisyen Kayahan, "deniz gören bir mezarlığa defnedilmesini" istermiş. Vasiyeti gereği de Kanlıca Mezarlığı'na gömülmüş.
Merhum herhalde yattığı yerden kalkıp kalkıp Boğaziçi'ni seyredecek.
Şimdi İstanbul'da olmak vardı anasını satayım, diyecek.
Atatürk'ün de geceleri kalkıp Anıtkabir'in ziyaret defterine yazılanları okuduğu gibi.
"Çiçek gönderilmemesi, arzu edenlerin Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmaları" cümlesine alışkınız ama böylesi... Bakalım emlakçı ağzıyla "yol yalısı" isteyen ne zaman çıkar?
İnsanlar niçin şurada değil de burada "yatmak" isterler?
Ziyarete geleceklere kolaylık olsun diye mi? Kendini gürültücü kalabalıktan öldükten sonra bile ayırmak için mi?
Öyle ya, bu şehirde nasıl camiler sınıflara göre ayrılıyorsa (Şişli ve Teşvikiye camileri burjuva camileridir, Anadolu yakasında da Erenköy), mezarlıklar da ayrılıyor: Karacaahmet ve Kozlu halkın, Zincirlikuyu burjuvazinin mezarlığıdır. Hele Aşiyan, kalburüstü sanatçılarımızın tekelindedir.