Günlerdir, haftalardır, aylardır, hatta yıllardır konuşuluyor.
Ama "bilmiyoruz," diyorlar, "anlatın." Bangır bangır bağırılıyor gazetede, televizyonda.
"Halk bilmiyor," diyorlar, "anlatın." Anlatılması gerekiyormuş, "Başkanlık sistemi" diye bir şey varmış ama içini doldurmak gerekiyormuş.
İçinde ne var, belli değilmiş.
(Rasim, bu laflar sana mı yoksa?
Şunlara iki söz daha söyle.) Daha nesini anlatacağız?
Anlamamak için ya kalın kafalı olmak gerekiyor ya da kötü niyetli.
Muhalif basında her iki çeşitten de maşallah fazlasıyla var.
Yarın gene yazacaklar: Anlatın.
Peki yavrum peki, size bir daha özetleyelim:
Başkan devletin ve yürütmenin başıdır.
Yani hem cumhurbaşkanı hem de başbakan hükmündedir. Ordunun da başkomutanıdır. Kılıçdaroğlu kazansın da başkomutan o olsun, itiraz edecek değiliz. (Ama şimdi emekli paşalar "ayy, sivil vesayet" diye ağlaşacaklar tabii.) Beş yıllığına seçilir, en fazla iki kere seçilebilir. (Amerika'da dört yıldır, bu da Türk tipi işte.) İki turda seçilir. İlk turda yüzde 50'nin üstü, ikinci tura kalırsa en fazla oy aranır.
(Ekmeleddin İhsanoğlu için de böyleydi, o zaman itiraz etmemiştiniz.) Hükümeti kurar. Hükümet üyeleri yani bakanlar, meclis üyesi yani milletvekili olamazlar. Yürütme ve yasama birbirinden tamamen ayrılmıştır.
Bakanlar meclise değil başkana karşı sorumludurlar.
Bu sistemde güvenoyu, gensoru, erken seçim falan yoktur.
Başkan isterse bakanların birini, birkaçını ya da tamamını değiştirir, isterse bunu sık sık da yapabilir, hükümet krizi falan çıkmaz.